kabileler, insan ırkının nasıl yönetileceğine yönelik binlerce doğal deney oluşturur. | TED | القبائل تحتوي على الآلاف من التجارب الطبيعية لكيفية إدارة مجتمع بشري. |
Afrika'da bazı kabileler, yüzlerce - belki binlerce - yıldır köle sahibi oldular. | Open Subtitles | هناك بعض القبائل في إفريقيا ولمئات الأعوام أو الآلاف ربما قد إستملكوا العبيد |
Muhammed el-Hayır, cani, Mehdi'ye dönüştü, kıyı boyuncaki tüm kabileleri kendine bağladı. | Open Subtitles | محمد الخير الوغد ذهب الى المهدى آخذا كل القبائل على طريق الساحل |
Onlar temas edilmemiş kabileleri korumak için ormana hizmet ediyorlardı. | TED | كانوا يقومون بخدمة الغابة لحماية القبائل الغير معروفة. |
Sattıkları insanları Afrikalı yurttaşları olarak değil ancak suçlu, borçlu veya rakip kabilelerin savaş tutsağı olarak gördüler. | TED | وكانوا يعللون أن الأفارقة الذين تم بعيهم ليسوا بأفارقة ولكن هم المجرموم المدانون أو أسرى الحرب من القبائل المتناحرة |
Artık bir planları vardı. Kabile şefleri detaylar üzerinde çalışmak için toplandılar. | Open Subtitles | الان مع كونهم يملكون خطة , رؤساء القبائل اجتمعوا لعمل على التفاصيل |
Bronz çağında kabileler bu araçları yapmışlar ve sonra üzerini örtmüşler. | Open Subtitles | في العصر البرونزي، القبائل كانت تبني هذه المسارات وبعد ذلك تغطيهم |
Yıllarca kabileler arasında yaşadım ancak böylesini daha önce hiç görmedim. | Open Subtitles | لقد قضيتُ سنين أدرسُ عادات القبائل الأصلية ولم آرى شيئاً كهذا |
Telefonun çok iyi çekmediği bir yerde olduğunu söyledi. kabileler'de olduğunu ima etti. | Open Subtitles | قال أنه في مكان الإشارة فيه سيئة مما يعني أنه في مناطق القبائل |
Diğer yandan Batı kültürünü hiç tanımamış kabileler üzerinde de deneyler yaptı. | TED | وفي المقابل، أجرى بحوثاً على القبائل التي لم يكن لها أي احتكاك سابق بالثقافة الغربية |
kabileler dediğim şey aslında çok basit bir kavram. 50 bin yıl önceye dayanıyor. | TED | ماهي طريقة القبائل أنه مبداء بسيط أنه يرجع الي 50 الف سنه |
Ve anlaşılıyor ki sadece kabileler, ne para, ne fabrikalar, ama sadece kabileler dünyamızı, politikaları değiştirebiliyor, fazla sayıda insanı biraraya getirebiliyor. | TED | يمكنك القول بأ ن القبائل ليس المال أو المصانع سيغيرو العالم الانها تستطيع أن تنظم مجموعة كبيرة من الناس |
Bazı Germen kabileleri Roma'nın düşmanı olarak kalırken, imparatorluk diğerlerini kraliyet ordusuna dahil etti. | TED | في حين أن بعض القبائل الجرمانية ظلت معادية لروما، أدرجت الإمبراطورية القبائل الأخرى في الجيش الإمبراطوري. |
Dünyanın gidişatını değiştiren kabileleri inşa edenler, böyle yaparlar. | TED | لاحظوا أن الناس الذين بنوا القبائل التي تغيّر العالم يفعلوا ذلك. |
Bir zamanlar 6 krallığı fethetmiştim ve kuzeydeki bütün kabileleri | Open Subtitles | بمجرّد أنّ أغزوا الممالك السّتّة و كلّ القبائل الشّماليّة |
Diğer Kelt kabilelerin aksine Roma lejyonları druidlerin arabulucu olarak kutsal rollerini tanımıyorlar. | TED | على خلاف القبائل الكلتية الأخرى جحافل الرومان لاتبدي أي إعتبار للدور المقدس للكهنة كصانعي سلام. |
Sadece yüzde iki, kabilelerin sadece yüzde ikisi Beşinci Aşama'ya ulaşır. | TED | فقط أثنان في المائة، أثنين في المائة من القبائل تصل الى المرحلة الخامسة. |
Birçok Kabile beyaz adamları bu topraklardan kovmak için ayaklandı. | Open Subtitles | العديد من القبائل وصلت لأخراج الرجال البيض من هذه الأراضي |
Peki ne yapmam lazım? İnsanlara ders verici bir şey anlatmalısın. Dünya çapında yaptığın seyahatlerde bu kabilelerden öğrendiklerini... | TED | لكن ما تحتاج الى القيام به هو ان تقوم بتعليم الناس دروساً الدروس التي تعلمتها في أسفارك حول العالم مع تلك القبائل. |
Klanları yönetmeye layık kişi sen değilsen, hiç kimse olamaz. | Open Subtitles | إنْ لمْ تكوني أهلاً لقيادة القبائل فلا أحد أهلٌ لذلك |
Masai, Wakabaranda ve doğu kıyısından... batıya kadar her kabilenin inandığı bir tılsım. | Open Subtitles | هو السحر، ماساي، واكابراندا. . وكل القبائل من الشرق إلى الساحل الغربي. |
Mecliste, kabilelere dayatma niyetinde olduğun kanunların parçası olmayacağımı söylemiştim. | Open Subtitles | في التجمع قلت أنني ان أشارك في هذه القوانين التى تنوين ان تفرضيها علي القبائل |
Ayrıca bu savaşın bitmesini elektriğin gelmesini ve bütün aşiretlerin geçinmesini de istiyorum. | Open Subtitles | وأريد أن تنتهي الحرب، وتعمل الكهرباء وتتفق جميع القبائل. |
Değerli taşlardan oluşan rüşvetler vererek aşiret liderlerinin sadakatini kazanmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | كنا نحاول أن نكسب ولاء قادة القبائل المحلية عن طريق رشوتهم بالحجارة النفيسة |
Bir gün bir Afgan kabilesi beni hapis tutan asileri öldürdü. | Open Subtitles | ذات يوم قام رجل من القبائل الأفغانية بقتل الثوّار الذين أسروني |
Geceye kadar sayımız 10 bini bulacak, her kabileden geliyorlar. | Open Subtitles | سوف يكون لدينا هذه الليلة عشرة ألاف رجل من كل القبائل |
Onlar genç yaşlı sıradan köylülerden oluşuyordu yerli kabilelerin en önemli savaşçıları olan YAQUI'ler bu tüm değişimlere karşı koymak için kararlıydılar. | Open Subtitles | كانوا قرويين بسطاء قسموا ما بين القديم و الجديد و الياكي أقوى القبائل الهندية المحبة للحروب عزمت على مقاومة أي تغيير |
O gün klanlar bana olan inançlarını yitirdiler. | Open Subtitles | فقدت القبائل ثقتها بي ذلك اليوم |
Düşman aşiretler arasındaki savaş görülmemiş bir kıtlığa yol açar. | Open Subtitles | سنوات الحرب بين القبائل المتنازعة أدت إلى حدوث مجاعة كبيرة |