Onun derin zekâsına ve onu tanıma şansına nail olduğumuz bu kısa zamanda üzerimizde bıraktığı derin etkiye bir övgü olmasını diliyoruz. | Open Subtitles | تكريماً لذكائه العميق و تأثيره علينا كلنا في الوقت القصير الذي حالفنا فيه الحظ لنتعرف عليه |
Fakat geçirdiğimiz bu kısa zamanda dürüstçe söyleyebilirim ki sana sana deliler gibi tutuldum. | Open Subtitles | لكن في الوقت القصير الذي أمضيناه, يمكنني القول أنني وقعت بجنون, في عشقك. |
Beraber geçirdiğimiz o kısa zaman boyunca sana ne olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | من خلال رؤيتي بالوقت القصير الذي قضيناه معاً ...ما أعرفه عنك |
Sadece izlediğimiz o kısa filmden. | Open Subtitles | فقط من ذلك الفيلم القصير الذي شاهدناه |
Gemide geçirdiğim şu kısa sürede gördüğüm kadarıyla suçlamalar beni birazcık bile şaşırtmadı | Open Subtitles | من ما رأيته بالوقت القصير الذي قضيته على هذه السفينة، هذه الأتهامات لا تفاجئني و لو قليلاً. |
Aslında, TED'de bulunduğum şu kısa süre boyunca bile buna daha önce düşündüğümden daha yakın olduğumuzu gördüm. | TED | و بالفعل ,في الوقت القصير الذي كنت فيه في تيد TED أرى أننا اقرب مما كنت اعتقد |
Ro idi neredeyse beni kurutan kişiydi beraber olduğumuz o kısa zamanda. | Open Subtitles | (رو) هو من كان على وشك إفلاسي... في الوقت القصير الذي كنّا به معاً |
Seni tanıdığımız şu kısa süre içerisinde yaptıkların içinde şok edici, mide bulandırıcı ve sahiden de gurur kırıcı olan şey buydu. | Open Subtitles | انا فقط - كل هذه - الاشياء المزعجة والمروعة التي تسببت بها لنا في هذا الوقت القصير الذي عرفناك فيه |