| İşim gereği sıkça gittiğim Paris'te ya da Londra'da... kolayca satabilirim bu Kolyeyi. | Open Subtitles | بسهولة سوف أبيع هذه القلادة في باريس أو لندن في العادة عملي هناك |
| Noel Baba'nın kulübesine pikniğe giderdim... Kolyeyi de şarabın içine koyardım. | Open Subtitles | وتقوما بنزهة خلوية في بيت سانتا وكنت لأضع القلادة في النبيذ |
| Kolyeyi buraya bağladığınız zaman menzili 800 metre kadar genişletir. | Open Subtitles | تضع القلادة في هذا المكان فتضخم الإشارة إلى مسافة نصف ميل |
| Doğum günümde ailem bana bu Kolyeyi almıştı. | Open Subtitles | والداي أهدوا ليّ هذه القلادة في عيد ميلادي. |
| Bak, bir antikacıda bu zümrüt Kolyeyi bile buldum. | Open Subtitles | انظري، وجدت هذه القلادة في محل التحف |
| (ÜÇ GÜN ÖNCE) Hayır. Kıbrıs'taki o Kolyeyi ben çalmadım. O işi Venedik'te yaptım. | Open Subtitles | {\pos(190,180)} كلاّ، لم أسرق تلك القلادة في (قبرص) بل في (البندقية). |
| Ama Kolyeyi Charlie'nin dairesinde veya Oasis Ranch'teki odasında asla bulamadık. | Open Subtitles | لكننا لمْ نجد القلادة في شقة (تشارلي) أو غرفتها في (أوسيس رانش). |
| Kolyeyi fark ettim. | Open Subtitles | تعرّفت على القلادة في الحال |