"القلاده" - Translation from Arabic to Turkish

• kolyeyi
• kolye
• Madalyon
• kolyeye
• kolyeden
• madalyonu
• Madalyonda
• diye düşünüyordu
• Haça

Eğer onun yüzüne bakmış olsaydın o kolyeyi ondan almazdın o zaman.
لو رأيت سعادتها في تلك اللحظه لما كنت ستأخذ منها تلك القلاده

kolye onun için değerliydi. Onun için geri geliyordu, ve biz onu öldürdük.
القلاده كانت ثمينه بالنسبة إليه , لقد عاد لأجلها ونحن قتلناه

Kızın boynundaki kolye "Tanrıların Gözü" madalyonu.
القلاده التي ترتديها هي قلادة عين الآلهه

Madalyon seni yanıta götürecek.
... القلاده سوف ترشدك للجواب

Onu kolyeye işletmelisin.
ينبغي عليك نقش هذا على القلاده

- O kolyeden takıyordun... - Günaydın.
وانتِ ترتدين القلاده التي على شكل صدفة صباح الخير -

Çünkü ona sahip olursa babası onu arar diye düşünüyordu.
لأنها شعرت لأنها كانت تملك تلك القلاده تلقت إتصال من والدها

Bu kolyeyi eski sevgilin vermişti değil mi?
هذه القلاده .. لقد قدمت لك من قبل صديقك القديم اليس كذلك؟

Bana kolyeyi verin sonra isterseniz birbirinizi öldürün.
ماذا ماذا من فضلك أعطنى القلاده و بعد ذالك حلى المشكله معه

Ve Jess'in arabasında bulduğumuz kolyeyi de tanıdı.
ولقد تطابقت مع القلاده التى "وجدناها فى سياره "جيس

Dani, kolyeyi vererek doğru olanı yaptın.
لقد فعلت الصواب داني بإعطائنا القلاده

kolyeyi beğenmedin mi?
انتى لم تعجبكى القلاده ؟

- Bu sana verdiğim kolye. - Tasma mı demek istiyordun?
هذه هي القلاده التي أهديتها لكِ - تقصد الرسن ؟

Sana yaptığım kolye nerede?
و أين القلاده التي صنعتها لك ؟

Madalyon mu?
القلاده ؟

Haça bak. kolyeye.
الصليب، القلاده

Aaron, o madalyonu bana ver.
هارون" اعطني القلاده"

Haça delil olarak ihtiyacımız var, hanımefendi.
نحن بحاجه إلى القلاده كدليل يا سيدتي