"القلق بشأنه" - Translation from Arabic to Turkish

• Endişelenmen
• endişelenmemiz
• endişe
• Endişelenecek
• onu dert

Dinle. Endişelenmen gereken tek şey, sağ eli. Tamam mı?
انصتي، كل ما عليك القلق بشأنه هو يده اليمنى، اتفقنا؟

Tek Endişelenmen gereken şey ne zaman içkinin biteceği ve işinden olacağın seni yargılayacak tek insan sen kaldığında-
كل ما يجب عليك القلق بشأنه هو متى سينتهي الكحول من مخازنك ويتركك أصدقاؤك

- Endişelenmen gereken kişi ben değilim.
حسناً، لا أعتقد أنني من عليك القلق بشأنه.

Keşke endişelenmemiz gereken tek şey bu olsa. Vampirler, iblisler...
أتمني فحسب بأن يكون كل هذا ما علينا القلق بشأنه مصاصين الدماء والشياطين

endişe edecek bir şey olmadığını söylemiştim.
روز، أخبرتُك لَيْسَ لَنا شيء يمكن القلق بشأنه. الآن، يَجيءُ.

Endişelenecek bir şey yok. Çünkü sen mükemmel bir erkeksin.
لَيْسَ عندك ما يمكن القلق بشأنه لأنك رجلَ عظيمَ.

- Siz şefe yapacağınız sunumu dert edeceğinize onu dert edin.
ولكنكما تفضّلان القلق بشأنه ليشغلكما عن القلق بشأن عرضكما

Endişelenmen gereken kişi müşterin değil.
أتعلم؟ ليس زبونك الذي عليك القلق بشأنه

Ama Endişelenmen gereken hiçbir şey yok.
لكن ما من شيء عليك القلق بشأنه

- Şu an tek Endişelenmen gereken konu bu.
هذا كل ماعليك القلق بشأنه الآن

- Endişelenmen gereken başbakanın değil.
ليس رئيس الوزراء من عليك القلق بشأنه

Endişelenmen gereken son insan benim ama haklısın.
انا اخر شخص يمكنك القلق بشأنه

Endişelenmen gereken çok önemli bir konu var Warwick. Şu ayak meselesi.
ما عليك القلق بشأنه حقاً (واريك) هيّ قدمه.

Ne? Sorun nedir? endişelenmemiz gereken şey sadece karaciğeriniz değil.
ليس فقط كبدكَ ما علينا القلق بشأنه يبدو أنّ كليتيكَ بهما مشاكل أيضاً

endişelenmemiz gereken tek şey, bilirsin ...Paramızı nasıl harcayacağız?
الشيء الوحيد الذي... , أنتِ تعرفين علينا القلق بشأنه ... هو كيف ستقوم بإنفاق أموالنا؟

endişelenmemiz gereken tek şey küpe değil.
انه ليس فقط القرط علينا القلق بشأنه

Bay Durucher'a endişe edecek bir şey olmadığını söyleyin.
أخبرْ السّيدَ دوروتشر لَيْسَ لهُ شيء يمكن القلق بشأنه.

Fakat beni sahaya götürdüğünde ortada endişe etmemi gerektirecek bir durum olmadığını anladım.
و لكن عندما أريتني أرض الملعب، رأيت بأنه لا يوجد شيء يستحق القلق بشأنه.

Ancak senin destekçin bu memurlar. endişe edeceğin şey basın olmamalı.
حسناً ، عليك أن تعلمي أن الضباط هم من يدعمونك وليس الإعلام من يجب عليك القلق بشأنه

Belki de Endişelenecek bir şey kalmadı.
لربما ليس هناك شيء يمكن القلق بشأنه

Endişelenecek bir şey daha azaldı.
هذا شيء لا يجدر بنا القلق بشأنه

Dün akşam maruz kaldınız ama gayet sağlıklı göründüğünüze göre Endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
بما أنكما كنتما مكشوفين الليلة الماضية... وتبدوان بحالة صحية معقولة تخميني هو أنه ما من شيء عليكم القلق بشأنه

Sapığa gelince de onu dert etmene gerek yok artık.
بالنسبة للمنحرف لم يعد عليك القلق بشأنه