Tüm canlıların hayatı birleştirici bir güç ile büyük ruhtan gelir. | Open Subtitles | من الروح العظيمة تأتي القوة التي تتدفق خلال كلّ الأشياء الحيّة |
Öfkeli vücudunda akan güç tam da ihtiyacımız olan şey. | Open Subtitles | إن القوة التي تجوب جسده المُستَعِر هي بالضبط ما نحتاجه |
Aşkın sana yol göstermesine izin verdiğinde her canlının içinde bulunan gücü kullanabileceksin. | Open Subtitles | عندما تتعلم أن توجه بالحب ستكون قادراً على إستعمال القوة التي تسكن الحياة |
Böylece, Catalina'nin dediği gibi bir ilişkiyi bitirerek ihtiyacı olan güce kavuştu. | Open Subtitles | وبذلك استطاعت اخيرا قطع العلاقة مع القوة التي قالت كارولينا بانها تحتاجها |
Önümüzdeki görevin hiçbir zaman içimizdeki güçten daha büyük olmadığını söyledi. | TED | قال بأنه لا يمكنُ أبدا للمهمة التي تنتظرنا أن تكون أكبر من القوة التي بداخلنا. |
Deliliğin ne kadar güçlü oldugu hakkında hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | ليست لديك فكرة عن مدى القوة التي يكون عليها الجنون |
Bu anda, güçlü hikâye anlatıcılığının sadece bizi birbirimize bağlama gücünü değil, bu güçle gelen sorumlulukların da farkına vardım. | TED | في هذه اللحظة، لم أدرك فقط القوة التي يمتلكها راوي القصص لربطنا جميعنا كبشر بل المسؤولية التي تأتي مع هذه القوة. |
Tohum her kimdeyse, ne kadar büyük bir güç açığa çıkabileceğini bilmiyor. | Open Subtitles | مهمن كانت بحوزته تلك البذرة لا يدرك نوع القوة التي يمكنها إطلاقها |
Öldürme ihtiyacın o coşkuya olan bağımlılığın sana verdiği güç bende de var. | Open Subtitles | الحاجة التي لديك لسلب الحياة الادمان على تلك النشوة القوة التي تمنحكَ أياها |
Babamın vücudu ölmüş olabilir ama nefesinden aldığım güç hâlâ benimle. | Open Subtitles | جسد والدي مات, لكن القوة التي أخذتها من نفسه بقيت معي. |
Aşağıdan herkesi toplayacağım. Tek ihtiyacımız güç olacak sonra toparlanabiliriz. | Open Subtitles | سأجمع الرجال من أسفل، نريد كل القوة التي يمكن حشّدها |
Benim bu salonda hissettiğim türden güç. | TED | تلك هي القوة التي أشعر بها في هذه القاعة. |
Zaman yolculuğunun gücü o manyağın ellerinde nelere yol açar, düşünün. | Open Subtitles | تخيلوا القوة التي يستطيع القيام بها صيّاد الوقت بيديّ ذلك المعتوه |
Sanki bu geminin bütün gücü benim damarlarımda atıyor gibi. | Open Subtitles | مثل كل هذه القوة التي في هذه السفينة تنبض بداخلي |
Bu kadınlardan birinin yüzüne baktım ve yüzünde, doğal merhametin gerçekten hissedildiği anlarda ortaya çıkan gücü gördüm. | TED | لقد نظرت الى اوجه هؤلاء النسوة ورأيت في وجوههن القوة التي نتجت عن وجود التعاطف الحقيقي حولهم |
Ve sonra özüne dönüp sahip olduğunu bile bilmediğin bir güce sahip oluyorsun. | Open Subtitles | ثم تبحث داخل نفسك، وتجد القوة التي لم تعلم حتى بأنك تتحلى بها |
Müziğin üzerine hareketli resimler eklemek öyküsel bir boyut eklese de, benim için hiçbir zaman sadece saf müziğin tek başına verdiği güce eşit olmadı. | TED | إضافة صور متحركة للموسيقى، إضافة بعد قصصي لها، نعم، لكن، هذا لم يعادل أبداً القوة التي تكمن في الموسيقي البحتة ذاتها. |
Komutan! Sana verilen güçten bayağı zevk alıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أيها القائد, لقد إستمتعت بكل القوة التي كانت لديك. |
Deliliğin ne kadar güçlü oldugu hakkında hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | ليست لديك فكرة عن مدى القوة التي يكون عليها الجنون |
Senin gücünü hiç anlayamadım. Benim böyle bir gücüm olamaz. | Open Subtitles | لديك القوة التي لاأمتلكها ولا أستطيع فهمها أبداً. |
Bir elektronu yörüngede tutan gücün, kütleçekimiyle hiçbir ilgisi yoktur. | Open Subtitles | القوة التي تُبقي الإلكترون في مدار لا علاقة لها بالجاذبية |
Fakat körükleri bastırmak için gereken kuvvet, rüzgar değirmeni tarafından üretilen enerjiden yüksekti. | Open Subtitles | ولكنّ القوة التي يحتاجها المنفاخ، كانت أكبر من الطاقة التي تنتجها الطاحونة الهوائية |
Tamamlanmış yapıda gerekli olan kuvveti kayma gerilmelerinin yanında sağlayamayacaklar. | Open Subtitles | لن يزودوا بأي شكل القوة التي سيحتاجها الأساس الكامل |