Çocuklar bir şeyler yaratmak istiyorlar. Bir şeyler yapmak istiyorlar. | TED | الأطفال يريدون صناعة الأشياء. الأطفال يريدون القيام بأشياء. |
Kendinizi mutlu etmek için, paranızla ilginç şeyler yapmak zorunda değilsiniz. | TED | إذن لا تحتاج لفعل أشياء مذهلة بمالك لتصبح سعيدا يمكنك القيام بأشياء صغيرة وعادية و رغم ذلك تجني منافع من وراء ذلك |
Ortaklarının gücünü şirketlerle masaya oturmak, onlarla daha yakın ilişkiler kurmak ve onları daha iyi şeyler yapmaya özendirmek için kullanmak isterler. | TED | يريدون أن يستخدموا قوة أسهمهم ليجلسوا مع الشركات، ويتشاركوا معهم، ويشجعوهم على القيام بأشياء أفضل. |
Dünyadaki fiziği düşünerek, maddeleri bilgisayarlar olarak, bu tarz şeyler yapmaya başlayabilirsiniz. | TED | فقط بالتفكير في فيزياء العالم، المواد كحواسيب، يمكنكم البدء في القيام بأشياء كهذه. |
Akla hayale sığmaz şeyler yaparak hayatını düşman hattının ardında geçirmek. | Open Subtitles | المخاطرة بحياتها خلف خطوط الاعداء, القيام بأشياء لا يعلم عنها أحدهناك. |
Harika işler yapmayı. | Open Subtitles | القيام بأشياء عظيمة |
Gittiğimiz yerlerde bir sürü insan varken bu tür şeyler yapmayı çok istiyorum. | Open Subtitles | أردت حقا أن القيام بأشياء كهذه في مكان يتواجد به الكثير من الناس. |
Ve bence daha fazla böyle şeyler yapabiliriz, bu daha fazla etki anlamına gelir ve yaptığımız şeyler insanların imkansız olarak gördüğü şeyler. | TED | وأعتقد أنه كلما قمت أكثر بأمور مثل هذه، كلما كان تأثيرك أكبر، وهنا أتحدث عن القيام بأشياء لم يكن ليعتقد الناس أنها ممكنة. |
18 aylık yoğun çalışmadan sonra, inanılmaz şeyler yapmak üzere işe koyuldum. | TED | وبعد 18 شهرًا من العمل الشاق، واصلتُ القيام بأشياء رائعة. |
Her ne kadar 50 yıldır böyle bir savaşın korkusuyla yaşamış olsak da hükümetin ve toplumun buna cevabı harika şeyler yapmak yönünde oldu. | TED | وحتى الآن، على الرغم من الحقيقة التي عشنها طيلة 50 عام مع خطر هذه الحرب، كان ردّ حكومتنا ومجتمعنا يحث على القيام بأشياء رائعة. |
Aptalca, çılgınca şeyler yapmak sizi genç tutar. | Open Subtitles | القيام بأشياء جنونيه غبيه ذلك مايجعلك شاب |
Örneğin, toplum içinde diğerlerine yardım etmek için veya belki çevre için olumlu şeyler yapmak adına bir teşvik yaratabiliriz. | TED | على سبيل المثال، قد نقوم بخلق حافزًا لتشجيع العمل في المجتمع لمساعدة الآخرين، أو ربما القيام بأشياء إيجابية للبيئة، وهكذا دواليك. |
Şu anda çok pis şeyler yapmak istiyorum. | Open Subtitles | يمكنني القيام بأشياء قذرة بكِ الآن |
- Yardım etmeyi severim. - Bazen başka şeyler yapmak iyidir. | Open Subtitles | -أعتقد بأنهُ من الجيد القيام بأشياء أخرى أحياناً |
Artık ev işlerine yardım edeceksin ve birlikte bir şeyler yapmaya başlayacağız. | Open Subtitles | سيكون عليك أن تبدأ في مساعدتي في شؤون المنزل وسيكون علينا القيام بأشياء معا |
Ve çok aptalca şeyler yapmaya yemin ettim. | Open Subtitles | وقد أقسمت على القيام بأشياء حمقاء للغاية |
Yiyecekleri ve suyunuzu elinizden alın, kaybolan dokuz yemek sonra, ...insanlar kötü şeyler yapmaya başlarlar. | Open Subtitles | يأخذون الطعام والماء، تسع ويدخرون تسع وجبات لوقت الفوضى، عندما يبدأ الناس القيام بأشياء سيئة. |
Akla hayale sığmaz şeyler yaparak hayatını düşman hattının ardında geçirmek. | Open Subtitles | المخاطرة بحياتها خلف خطوط الاعداء, القيام بأشياء لا يعلم عنها أحدهناك. |
Eğer tuvalette kötü şeyler yaparak... hesabı ödemeyi düşünüyorsan Seni barda beklemeyeceğim. | Open Subtitles | إذا كنتي تنوي دفع الفاتورة عن طريق ...القيام بأشياء قذره في الحمام |
Harika işler yapmayı. | Open Subtitles | القيام بأشياء عظيمة |
Yeni şeyler yapmayı da yeni şeylerin olmasını sağlamayı da severim. | TED | فأنا أحب القيام بأشياء جديدة والمساعدة على تحقيق الأشياء الجديدة. |
Bu yasalara uyarsak, harika şeyler yapabiliriz. | TED | إذا امتثلنا لهذه القوانين، يمكننا القيام بأشياء مدهشة |