Yani sürekli hoşcakal demeye çalıştı | Open Subtitles | أَعْني، كُلَّ مَرَّةٍ حاولتُ القَول مع السّلامة |
- Bir şey mi demeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | هناك شيءُ تُريدُ القَول لي؟ |
Bence, Charlie'nin annesinin demeye çalıştığı şey Bayan Mac'in kendine özgü topraksı kokusu olduğu. | Open Subtitles | أعتقد الذي أمّ تشارلي يُحاولُ القَول... تلك السّيدةِ Mac عِنْدَها a فريدة وعطر ترابي. |
Evet... Pek şaşırdığımı söyleyemem. | Open Subtitles | حَسناً، أنا لا أَستطيعُ القَول أَنا مُفاجئُ. |
Çok isterim, ama kesin bir şey söyleyemem. | Open Subtitles | أُريدُ الذِهاب أيضاً، لَكنِّي لا أَستطيعُ القَول إذا أنا سَأكُونُ هناك. |
Ne söylemeye çalıştığını basitçe anlat bana. | Open Subtitles | أخبرْني ما هو أنت تُحاولُ القَول فكّكَ إلى البندقِ والمزاليجِ. |
Ama baban için üzüldüğümü Söylemek isterim ve gerçekten cesur olduğunu düşünüyorum... | Open Subtitles | لَكنِّي فقط أُريدُ القَول بأني آسف على أبيكي وأعتقد أنك شجاعة جدا. |
Söylemesi zor. | Open Subtitles | من الصعب القَول. |
Bence, Mac'in demeye çalıştığı şey köpeği almamız değil de... | Open Subtitles | أوه، أعتقد الذي Mac يُحاولُ القَول لَيسَ بأنّنا سَنَأْخذُ الكلبَ... أَقُولُ بالضبط الذي أُريدُ القَول. |
Virüs var olduğu sürece kordonu ne zaman kaldıracağımızı söyleyemem. | Open Subtitles | مع الوبَاء الذي بالتأكيد أصبَح خلف هذه الجُدران، لا يستطيعفون القَول متى نتمكن من إنهاء الحِصار. |
Korkarım söyleyemem. | Open Subtitles | أَنا خائفُ أنا لا أَستطيعُ القَول. |
Eh pek kolay olacağını söyleyemem | Open Subtitles | حَسناً، لا أَستطيعُ القَول بأنّه سهل |
Ben de bunu söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | ذلك الذي أُحاولُ القَول. |
Bunun iyi bir şey olmadığını söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أُحاولُ القَول... هذا لَيسَ جيدَ. |
İnsanın kardeşine Söylemek istediği şeyler için artık çok geç olması. | Open Subtitles | كُلّ الأشياء واحد أراد القَول إلى أَخِّيه انتم متأخرين جداً. |
Söylemesi zor. | Open Subtitles | من الصعب القَول. |