"القِصَة" - Translation from Arabic to Turkish

• hikâye
• hikâyeyi
• hikâyenin

Ve halk bunu sadece yarısını dinlese okuduklarının sadece yarısını aklında tutsa... hikâye bir iki gün boyunca ısısını korur... gerçeklere bakılmaksızın ilk etapta suçlu görüneceksin... sonra da hikaye soğur gider.
- نعم و لو أَنصتَ الجُمهور قليلاً و احتفظَ بالقليل في ذاكرتِه مما يَقرَأ ستَبقى القِصَة حامية لبِضعَة أيام

- Öyleyse, anlatman gereken hikâye bu.
- إذاً أيتها الفتاة تلكَ هيَ القِصَة التي عليكِ إخبارها

İşte size gerçek bir hikâye.
إليكُم هذه القِصَة و هيَ حقيقية

Neden gittiğimi merak ettiğini biliyorum ve her geldiğimde sana tüm hikâyeyi anlatmak istedim.
أعلمُ أنكَ تتسائَل لماذا رحَلت و كُل مرَة آتي لزيارتِك، كُنتُ أُريدُ إخباركَ القِصَة كاملةً

Haber programları arasında gezinip dururum aynı hikâyeyi yakalamaya çalışırım, çünkü her program farklı bir şekilde anlatır olayı.
أُقَلِّبُ بينَ برامِجِ الأخبار آمِلاً أن ألحَقَ بنَفسِ القِصَة لأنَ كُل بَرنامَج أخبار يُخبِرُ القِصَة بشكلٍ مُختَلِف

Her takdirde Rick Donn'un bundan memnuniyet duyacağına... ve hikâyenin geri kalanını doğal bir ölüme terk edeceğine eminim.
على كُلَّ حال، أنا مُتأكِد أن ريك دون سيكون أَكثَر من راضي على هذا الخَبَر الحَصري و يدَعَ بَقيةَ القِصَة تَموت ميتَةً طبيعية

İşte size gerçek bir hikâye.
إليكُم هذه القِصَة و هيَ حقيقيَة

İşte size gerçek... bir hikâye.
إليكُم هذه القِصَة... و هيَ حقيقية

Aynı eski hikâye...
نفس القِصَة القديمَة...

hikâye çok basit.
القِصَة بسيطة

NBC derinlere iner, ama ABC aynı hikâyeyi sadece 5 saniye verir.
تَتَعَمَّق مَحَطَّة (إن بي سي) بينَما تُعطي مَحَطَّة (إيه بي سي) القِصَة خَمسَة ثواني بَث فقَط

Hata yapıyorsun Jack. Bu hikâyeyi bırakmak büyük bir hata!
أنتَ تَقتَرِفُ خَطَأً يا (جاك)، التَخَلّي عَن هذه القِصَة هوَ خَطَأ

hikâyenin o kısmı bitti.
ذلكَ الجُزء مِنَ القِصَة انتَهى.

Belki bu hikâyenin ana fikri güçlü olanların da en az güçsüz olanlar kadar berbat olduğudur ve bir insanın yapabileceği en kötü şey kendisine ait gücü
ربما يكون مغزى القِصَة أنَ أولئكَ الذينَ في السُلطَة فاسدينَ بقدرِ الذينَ ليسوا فيها و أسوَء شيء يقوم بهِ أي أحَد هوَ أن يتخلى عَن سُلطتهِ أو سُلطتها