Ben onu alacağım ve bize birkaç bardak, getir lütfen. | Open Subtitles | ساخذ هذه , واحضر لنا بعض الكؤوس , لو سمحت |
Dinle, hepimiz bir bardak kaldıralım. Ve harika bir yaz başlangıcı tost. | Open Subtitles | حسنًا، أسمعوا، دعونا نرفع الكؤوس ونقرع نخب بداية فصل صيف رائع آخر. |
Üzgünüm, eğer bu bardaklar biraz daha büyük olsaydı bunu sorup durmazdım. | Open Subtitles | أسفة, ان كانت هذه الكؤوس أكبر فلن اضطر للسؤال اكثر من مرة |
kadehleri, vazoları ve elimin uzandığı her şeyi çalıyorum! | Open Subtitles | لقد كنت اسرق الكؤوس والزهريات و وأي شيء يقع بين يدي |
İçki arasında kadeh, kadeh arasında içkilerimizi değiştirirdik. | Open Subtitles | كنا نتبادل الطلقات بين كؤوس الشراب أو الكؤوس بين طلقات الرصاص. |
Buzları Bardakların içine attım ve tuzları da, tuzlukların içine. | Open Subtitles | وضعت مكعبات الثلج في الكؤوس والملح في مرشة الملح |
Şehirdeki her aileden vergi olarak alınan metal kupa ve taslardan yapılmış. | Open Subtitles | مصنوع من الكؤوس والطاسات المعدنية المأخوذة من كل عائلة في المدينة كضريبة |
Bir cinayeti araştırıyorsam, efendim, beni bağışlayın, ve bu Bardakları araştırmam gerekiyorsa, şey, bu durumda bu iki bardağı ilginç bulmam gerekir. | Open Subtitles | إن كنت قضية جنائية المعذرة وكنت أعمل مع هذه الكؤوس عندها علي أن أجد هذه الأكواب مثيرة |
Her atıştan önce bir bardak içmelisin. | Open Subtitles | عليك أن تنتهي من الكؤوس قبل أن تقع على الأرض. |
Tabak kırıyorsun, bardak çatlatıyorsun, ütüyle kendini yakıyorsun! | Open Subtitles | تقومين بأسقاط الاطباق تقومين بتهشيم الكؤوس تحرقين نفسكِ بالمكواة |
Daha yeni işedim. bardak altlığına koysana. | Open Subtitles | تبولت على هذا للتو بربك، ضعها على قاعدة الكؤوس |
İyi bari o zaman ben de hemen şimdi birkaç bardak koyayım. | Open Subtitles | لربما عليّ شرب بعض الكؤوس تعظيماً له فوراً |
Üzgünüm, eğer bu bardaklar biraz daha büyük olsaydı bunu sorup durmazdım. | Open Subtitles | أسفة, ان كانت هذه الكؤوس أكبر فلن اضطر للسؤال اكثر من مرة |
bardaklar orda olmalı. | Open Subtitles | أسرعوا، أسرعوا ضعوا المزيد من الكؤوس هناك |
- Bütün bardaklar bulaşık makinesinde. - Bisiklet dersine götürdüğüm şişeyi kullan. | Open Subtitles | ـ كلّ الكؤوس في مغسلة الصحون ـ حسناً إستعملِ تلك الزجاجة |
Şimdi kadehleri ve tabakları dolduruyorum ve arabaya masaları koydum. | Open Subtitles | سأقوم بتحميل الكؤوس و الأطباق الآن سبق و حملت الموائد في العربة |
Dostum, buradaki çiftler kadeh tokuşturmayı seviyor. | Open Subtitles | الأزواج بهذه الولاية يحبون طقر الكؤوس ببعضها |
Evet, Bardakların ve şişelerin üzerinde kurbanın parmak izleri vardı. | Open Subtitles | نعم، وبصمات الضحية كانت تملأ الكؤوس والقارورة |
Barın üstündeki boşluk bu yılki kupa için. | Open Subtitles | ذلك المكان الفارغ بجانب البار هنا حيث نضع الكؤوس لا تقلقي بهذا |
Bana şu Bardakları ver, çiçekleri de. | Open Subtitles | أحضر لي تلك الكؤوس والزهور التي على الطاولة |
Müşteriye "kupalar saat üçte elinizde olur" demiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرت الزبون أن الكؤوس ستكون موجودة في الساعة الثالثة |
Bu kadehler, bir sarhoşun hayallerinden bile kısa. | Open Subtitles | هذه الكؤوس أصغر من هلاوس مدمن كحول |
Bu odaya girersin, piliçlerle senin aranda bi cam vardır. | Open Subtitles | تذهب هنالك وترا الكؤوس بينك وبين الفتيات |
-Şimdi başlamadan önce. Bu bardaklara işemenizi isteyeceğim. | Open Subtitles | قبل أن نبدأ أريد منكم جميعاً أن تتبولوا في هذه الكؤوس |
Hemen dönerim. İnsanlar normal bardaklardan da içebilirler, değil mi? | Open Subtitles | يمكن للناس أن تشرب من الكؤوس العادية، أليس كذلك؟ |
kadehlerinizi aradan geçirmeyin! | Open Subtitles | لا تقاطعوا الكؤوس تجلب الحظ السيئ |