| 13 ve acımasız kaltak bir anlaşmazlık yaşadılar ve Kafeteryada jöle kalmamıştı. | Open Subtitles | ثلاثة عشر والساقطة المتوحشة كانتا تتعاركان وقد انتهت حلوى الهلام في الكافيتيريا |
| - Evet. Kafeteryada olanları duydum. Olayları tırmandıracak. | Open Subtitles | لقد سمعت بما حدث في الكافيتيريا والأمر سيتصاعد |
| Kafeterya ziyareti ve herkesin kullandığı yoldan çalışma alanına dönüşü. | Open Subtitles | رحلة إلى الكافيتيريا , وعودة إلى إتجاهها العام لمنطقة العمل |
| Şu renkli herif nalları diktiğinde yemekhanede miydim? | Open Subtitles | أكُنتَ موجوداً في الكافيتيريا عندما ماتَ ذلكَ الشَخص؟ |
| Ondan sonra kafeteryaya arada sırada gelmeye başladı. | Open Subtitles | بعد ذلك ، بدأت تعرج على الكافيتيريا بمعدل أكبر |
| Kafeteryadan getirdiler. Alt kattan, tuna sandviçinin üstündeydi. | Open Subtitles | لقد أحضروها من الكافيتيريا من شطيرة تونة |
| Müdürle de konuştum. Onu yemekhaneye veriyor. | Open Subtitles | و تحادثتُ معَ الآمِر أيضاً و سوفَ يعينهُ في الكافيتيريا |
| Bu fişleri Kantin yahut bahçede kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | هذه الرقاقات فقط تعويض لنفقات الكافيتيريا |
| Onlarla aynı otoparkı ve kafeteryayı paylaşıyoruz. | Open Subtitles | نتشارك معهم بمواقف السيارات و الكافيتيريا |
| Kafeteryada nerede oturduğun çok önemli. | Open Subtitles | الأن, أين ستكونى فى الكافيتيريا المعلمة عندك لأنك يجب أن ترى كل شخص هناك |
| Kafeteryada bir kâse ucuz peynir mi? | Open Subtitles | وعاء من الجبنة المنزلية في الكافيتيريا ؟ |
| Aslında, bugün Kafeteryada biftek veriyorlar. | Open Subtitles | في الحقيقة انهم يقدمون شرائح اللحم في الكافيتيريا اليوم. |
| Kafeterya mönüsünü temize çekmek yazarlık değildir. | Open Subtitles | إعادة كتابة قائمة طعام الكافيتيريا لا تسمى كتابة فعلية |
| Kafeterya kapandı. Ama koridorun sonunda otomat var. | Open Subtitles | الكافيتيريا مُقفلة، لكن هناك آلةُ بيعٍ في آخر الرواق |
| Burada gördüğüm üzere Kafeterya menüsüne tüm sayfayı harcamışsın. | Open Subtitles | وأرى انك إستهلكت صفحة كاملة هنا على قائمة طعام الكافيتيريا |
| Sadece bir dakika sürdü ama yemekhanede söylediklerin kalın kafama işlemeyi başardı. | Open Subtitles | لقد تطلَّبَ الأمر مني دقيقة للتفكير لكن ما قُلتَهُ في الكافيتيريا بدَأ يخترقُ دماغي السميك |
| Bilmem, belki yemekhanede soğan halkaları yemişlerdir. | Open Subtitles | لا أعلـم، ربما لديهم بعض حلقات البصل فـي الكافيتيريا |
| Sandalyeleri kafeteryaya geri götürmeyi unutma. | Open Subtitles | لا تنس أن تعيد تلك الكراسي إلى الكافيتيريا. |
| Geri kalanınız kafeteryaya gidin, ve enfeksiyona neden olabilecek 10 tane şeyin listesini yapın. | Open Subtitles | أما بالنسبة لبقيتكم فاذهبوا إلى الكافيتيريا وابحثوا لي عن عشرة أشياء يمكن أن تسبب الإنتان |
| Muhtemelen, Kafeteryadan özel soslu makarna da hiç sipariş etmemiştir. | Open Subtitles | وكذا غالباً لم تطلب طبق المعكرونة الخاصّ من الكافيتيريا |
| Kafeteryadan biraz su getirdim. | Open Subtitles | جلبتُ بعض المياه المعبّأة من الكافيتيريا |
| Müdürün seni yemekhaneye verdiğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننتُ أنَ الآمِر قد عينكَ في الكافيتيريا |
| Personel girişi zemin kattadır. Mutfak ta orda. Kantin de. | Open Subtitles | مدخل الموظفين في الطابق الأرضي كذلك المطبخ, كذلك الكافيتيريا, فأنت تدخل هنا للعمل |
| Sabah kafeteryayı açtılar mı bari? | Open Subtitles | هل فتحوا الكافيتيريا هذا الصباح ؟ |
| Evet, biliyorum. kafeteryadaki yemekleri herkes beğeniyor. | Open Subtitles | نعم أعرف الكل يحب طعام الكافيتيريا إنه لذيذ |