JH: Bence en büyük sorun özellikle Avrupa'da ayrıca burada da göçmenlik sorunu | TED | جون: أعتقدُ أن القضية الكبيرة في أوروبا خصوصًا، ولكن هنا أيضًا، هي قضية الهجرة. |
Zira size de anlatacağım üzere, en küçük ve en büyük ölçekteki sorular aslında birbirleriyle oldukça ilintili. | TED | لأنه ، كما سأشرح لكم ، الغموض حول الأشياء المتناهية الصغر والأحجام الكبيرة في الحقيقة مترابطان جدا. |
Bilgisayar grafiklerinin en büyük zorluklarından bir tanesi gerçek bir resim yaratabilmek, dijital insan yüzü. | TED | إن إحدى التحديات الكبيرة في فن الرسم عن طريق الحاسوب هي القدرة على تكوين صورة حقيقية صورة رقمية لوجه بشري |
Peki bu büyük resmi nasıl akılda tutuyoruz? | TED | إذًا كيف نبقي على تلك الصورة الكبيرة في أذهاننا؟ |
Biriktirmedeki bu büyük değişiklikler karar verme çevresini değiştirmemizden kaynaklanıyor. | TED | هذه التغييرات الكبيرة في سلوك الادخار كانت بسبب حقيقة أننا غيرنا بيئة صنع القرار. |
Las Vegas'daki büyük kumarhanelerden birinde çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يعمل في إحدى الكازينوهات الكبيرة في فيجاس .. |
Londra'daki büyük iş gezimden dönüyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أعود من سفرة buSlnessي الكبيرة في لندن. |
Ve eğer köşedeki büyük odalardan birine geçersek iyi olur. | Open Subtitles | أو لو وضعنا إسمنا في السحب ربما نحصل على أحدى الغرف الكبيرة في الزاوية إذن سيكون ذلك رائعا |
en büyük problem, toplumumzda yemek kültürünün aktarıldığı yer ve bu kültürün kalbi kalbi olan ev kavramı. | TED | المشكلة الكبيرة في المنازل هي انها كانت في العادة قلب تمرير الغذاء وثقافة الغذاء، التي شكّلت مجتمعنا. |
Ülkedeki en büyük şatoyu alınca... ve şatoya Asgard ismini verince... | Open Subtitles | عندما اشترى القلعة الكبيرة في الريف القديم واسماها اسغارد |
Ciddiyim sırf zevk olsun diye en büyük safiri içine sokuyor ve safir içindeyken merdivenleri çıkıp kahvaltıya gidiyor. | Open Subtitles | أقسم انها تضع واحدة من الياقوتات الكبيرة في جسدها للمتعة وتصعد الدرج للأفطار وهي لاتزال في مكانها |
Chicago iş dünyasının en büyük isimleri katılımcı olacaklar. | Open Subtitles | " بعض من الأسماء الكبيرة في مجتماعت " شيكاغو سوف تكون حاضرة |
Batının en büyük kuşu. | Open Subtitles | الطيور الكبيرة في الغرب |
Piyasadaki en büyük otlakçı çıktı. | Open Subtitles | أحد القروش الكبيرة في التجارة |
Ne var ki, pek nadiren bu soruları vurguluyor ve siyasetimizin bu büyük ahlaki sorunları üzerinde duruyoruz. | TED | لكننا نادراً جداً نعبّر و ندافع ونجادل حول هذه الأسئلة الأخلاقية الكبيرة في سياستنا. |
Yolda bana bu büyük sorunu anlatabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إخباري عن المشاكل الكبيرة في الطريق |
Yolda bana bu büyük sorunu anlatabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إخباري عن المشاكل الكبيرة في الطريق |
Londra'daki büyük iş gezimden dönüyorum. | Open Subtitles | فقط عودة من سفرة buSlnessي الكبيرة في لندن. |
Amerika'daki büyük planının fidye için kaçırma olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب جداً التَخَيُّل بأنّ خطتها الكبيرة في أمريكا شيءُ كممل كa إختِطاف للفديةِ. |
İnsanlardan hakkında şikayetler alıyorum, Noah, müşterilerimize sana hala güvenebileceklerini göstermeliyiz, köşedeki büyük saat gibi, her zaman doğru ve düzgün olan. | Open Subtitles | الناس تشكو منك يا(نوح) نحن بحاجة أن نظهر لعملائنا أنه لا يزال يمكنهم الإعتماد علينا مثل تلك الساعة الكبيرة في الساحة دائماً مضبوطة |