Ve bunu birçok uzak galaksi üzerinde kılı kırk yaran gözlemler yapmaları sayesinde, genişleme hızının zamana göre nasıl değiştiğini kaydederek yaptılar. | TED | وقاموا بالآتي بملاحظة دؤوبة للمجرات البعيدة الكثيرة بما يسمح لهم برسم خريطة عن كيف ان معدل التوسع قد تغير بمرور الوقت |
Bu sosyal sorunlarda ve toplum içinde karşılaştığımız birçok sorunda çözümleri görmeye nasıl bir eğilimimiz var? | TED | كيف نحن نتعمد رؤية الحل لهذه المشكلات الاجتماعية هذه المشكلات الكثيرة التي تواجهنا في المجتمع |
Oradan geçecek bir sürü özgür ruha rağmen ve üzerinden geçecek sayısız asra rağmen sizlere, yaşları olmayan taşlardan fısıldayan sesimizi duyun. | Open Subtitles | يجِب على كل روح حره ان تعبر ذلك المكانِ كل القرون الكثيرة القادمة، أتمنى ان كل أصواتنا تهمس إليك مِن الأحجارِ الأبديةِ. |
Gogo'ya, adamın cüzdanında bir sürü para gördüğümü söylerim. | Open Subtitles | سأقول لجوجو اننى رأيت هذا الرجل يفتح محفظة مليئة بالنقود الكثيرة |
Bu küçük örnekte, birkaç finans kuruluşunun pek çok bağlantıda öne çıktığını görebilirsiniz. | TED | في هذا المثال البسيط، يمكنك أن ترى قليل من المؤسسات المالية مع بعض الروابط الكثيرة البارزة. |
İçlerinde yeni keşfettiklerimiz dahil sayısız güneşlerin hepsi aynı doğa kanunlarına uyarlar. | Open Subtitles | وكل هذه الشموس الكثيرة تحكمها قوانين الطبيعة التى أصبح بعضها معروفا لنا |
İnsan bu kadar çok toprağa ancak başkalarından alarak sahip olur. | Open Subtitles | من يحصـل على هذه الأرض الكثيرة مالم يأخــذوهـا من شخص آخر؟ |
Her yerde hikâyeler var ve eğer eski bir masalı anlatmak tehlikeli bir şeyse, o zaman birçok hikâyenin ve sesin ortaya çıkması konusunda da kutlanacak çok şey olduğunu düşünüyorum. | TED | توجد القصص في كل مكان، وإذا كان هناك خطر في سرد إحدى الحكايات القديمة البالية المملة، بالتالي، أعتقدُ أنه يوجد هناك الكثير للاحتفال حول ازدهار العديد من القصص والأصوات الكثيرة جدًا. |
Bir vampiri tek başına bir hayata mahkum eden birçok şeyden biri bu. | Open Subtitles | حياة العزلة هي أحد الصفات الكثيرة التي تلحق بمصاص الدماء |
Sen bana birçok çizimini gösterdin ve ben anlayışla karşılayıp sustum. | Open Subtitles | لقد أريتني رسومك الكثيرة جدّاً وكنتُ معقود اللسان بشكل متفهّم |
Beni mutlu eden birçok şeyden birisi. | Open Subtitles | إنه واحد من الأشياء الكثيرة التي تجعلني سعيدة |
Modern dünyada elektrik kullanan birçok kişi içinden münasip bir örnek. | Open Subtitles | لأحد الاستخدامات الكثيرة للكهرباء في العصر الحديث. |
Kendine has bir sürü geleneği olan bir ülkedeyiz. | Open Subtitles | لكن التواجد في دولة بهذه العادات الكثيرة والقيمة |
Her zaman büyük bir kariyer sahibi olsam, ünlü müşterilerim ve bir sürü param olsa mutlu olurum diye düşünüyordum... | Open Subtitles | لطالما ظننت أن السعادة تكمن في العمل و العملاء المشهورين و الأموال الكثيرة |
Bir sürü ağacı olan büyük, eski bir evimiz var çimenlerin üzerinde bir fıskiye var. | Open Subtitles | بمنزلنا الكبير العتيق ذو الأشجار الكثيرة و هناك مِرَشَّة بالحديقة |
Bir sürü ağacı olan büyük, eski bir evimiz var çimenlerin üzerinde bir fıskiye var. | Open Subtitles | بمنزلنا الكبير العتيق ذو الأشجار الكثيرة و هناك مِرَشَّة بالحديقة |
Sonunda fark ettim ki kahvem dünyadaki diğer pek çok şey gibi her kesimden inanılmaz sayıda insanın çabasının birleşimini gerektiriyor. | TED | لقد أدركت أن قهوتي مثل بقية الأشياء الكثيرة في العالم، تتطلب عملًا مشتركًا لأعداد هائلة من البشر من مختلف المهن والتخصصات. |
Şirkete başladığından fark edeceğin pek çok şeyden biri. | Open Subtitles | انها واحدة من الأشياء الكثيرة التي أتصور أنك سوف تغيرها. |
Yani bu kadar çok ihtimalin olduğu uçsuz bucaksız bir kainatta ne arayacağımızı veya ona gelince, nerede arayacağımızı nasıl bileceğiz? | Open Subtitles | لذا في كون بهذا الاتساع , وبهذه الإحتمالات الكثيرة كيف نعرف عمَ نبحث أو بالنسبة للبحث بحد ذاته أين نبحث ؟ |
Ama Çok fazla kural, yetenekli caz müzisyenlerinin doğaçlama yapmasını engeller. | TED | لكن القواعد الكثيرة جدًا تمنع عازف الجاز البارع من الارتجال. |
Dünyadaki bir çok din, insanları merdivenlere tırmadırmak için yöntemlere sahip. | TED | لقد وجدت ديانات العالم الكثيرة طرقا عديدة جدا لمساعدة الناس على صعود الدرج. |