Bu solar dalgalar güneş gibidir senin Krypton hücrelerini yeniler. | Open Subtitles | موجات شمسية مركزة تحاكي الشمس وتقوم باعادة شحن خلاياك الكريبتونية |
Bu solar dalgalar güneş gibidir senin Krypton hücrelerini yeniler. | Open Subtitles | موجات شمسية مركزة تحاكي الشمس وتقوم باعادة شحن خلاياك الكريبتونية |
Kripton veri bankası, eğitim kristali no 308. | Open Subtitles | بنك الذاكرة الكريبتونية الكريستالة التعليمية رقم 308 |
Sarı güneşin Kripton mineralleri üzerindeki etkisini incelemek için gelen bir bilim adamı. | Open Subtitles | إنه عالم جاء لدراسة تأثير الشمس الصفراء على المعادن الكريبتونية |
Kriptonlu da Amazon da ikisi de kumarda kaybederdi. | Open Subtitles | بكونك لديك الكريبتونية أو الأمازونية أراهن بأنّهم سوف يضيعون. |
Evet. Diğer Kryptonlu'yu elimde tutacağım. Elimde en azından bir tane olması gerek. | Open Subtitles | أجل، الكريبتونية الأخرى سأحتفظ بها، فأنا بحاجة لواحد على الأقل. |
Her ne kadar beni korkutsa da beni Krypton değneğinle kurtaramazsın. | Open Subtitles | وبقد ما يخيفني الأمر، لا يمكنك أن تنقذني بعصاك الكريبتونية هذه المرّة. |
Şimdi bir Krypton kelebeğine dönüşmen için kozaya girmelisin. | Open Subtitles | لقد حان الوقت لتدخل مرحلتك الكريبتونية الخادرة. |
Başıboş halde bulduğum Krypton roketi... Senin. | Open Subtitles | المركبة الكريبتونية التي وجدتها بدون هدف .. |
Sonuçta ben bütün Krypton bilgisinin deposu değil miyim? | Open Subtitles | ألست مخزن كل العلوم الكريبتونية ؟ |
Krypton ışığını görür görmez geldim. | Open Subtitles | أتيت حين رأيت إشارتك الكريبتونية. |
Sarı güneşin, Kripton mineralleri üzerindeki etkilerini araştırmayı planlamıştım ama asıl keşfim aynı güneşin, benim üzerimde yarattığı etkilerdi. | Open Subtitles | خططت لدراسة تأثير الشمس الصفراء على المعادن الكريبتونية لكني إكتشفت أن تأثير الشمس علي كان ما يهم حقا |
Android ile olan savaşın Kripton hücrelerinin güneş enerjisini bitirdi. | Open Subtitles | معركتك مع الروبوت استنزفت خلاياكي الكريبتونية من نظامهم الشمسي |
Yemekten önce, ev sahibi "Biraz Kripton usulü tetherball oynamaya ne dersin?" diyor. | Open Subtitles | قبل العشاء ،مضيفه يقول "من يريد أن يشارك في لعبة الكرة المعلقة على الطريقة "الكريبتونية"؟ |
Kriptonlu. Sadece Kriptonit silahlar onu öldürebilir. | Open Subtitles | انه كريبتوني، وفقط يمكن للأسلحة الكريبتونية أن تقتله |
Şiddetli biyolojik bozunma, Kriptonlu hücrelerinin çürümesi. | Open Subtitles | أنحلال بيولوجي كبير , أنحلال الخلايا الكريبتونية |
Ayrıca, kazandan içeri girildiğinde Asit Hendeği, Napalm Çemberi ve Ölüm Pençesi dahil birçok Kriptonlu savunma sistemi devreye giriyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى ذلك، مرة واحدة داخل المرجل، وتشارك أنظمة الدفاع الكريبتونية متعددة، بما في ذلك حمض موت، خاتم نابالم، |
Yardımsever Sarışın Kryptonlu'nun olmadığı dünyalar var. | Open Subtitles | عوالم بدون تلك الكريبتونية الشقراء متحجرة القلب |
O Kryptonlu kız seni zehirlemiş. | Open Subtitles | تلك الفتاة الكريبتونية اثرت فيك |
Serum Kriptonit bombaya yaklaştığındaysa aynen benim kanım gibi reaksiyon gösterdi. | Open Subtitles | عندما المصل أقترب من القنبلة الكريبتونية ردت فعلها كانت نفس ردت فعل دمي |
Kryptonca konuşuyorsun. | Open Subtitles | تتحدث اللغة الكريبتونية |
Milton Fine'ın Kriptonlu olduğuna kesinlikle emindim, ama şekil değiştirmenin Kriptonluların inanılmaz yeteneklerinden biri olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | "كنت متأكّدا أن(ميلتون فاين)كان"كريبتونيا لكنّي لم أدرك أن تغيير الشكل كان إحدى القدرات الكريبتونية العجيبة |
Ay'ın, solar ışınlarını yansıtmasının ve Kriptonik dış hücrelerin enerji depolama kapasitesi sonucunda. | Open Subtitles | مجموعة من إنعكاسات القمر الشمسية وقدرة حفظ الطاقة فيخلاياالبشرة"الكريبتونية" |