| Delirdiğimi düşüneceksiniz ama bu felaketlerin kristal kafatasıyla bir alakası var. | Open Subtitles | أعلم أنكم تظنونني مجنوناً ولكن هذه الكارثة متعلقة بشأن الجمجمة الكريستالية |
| kristal bakımı hakkında çok şey bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | انا لاأعرف كثيراً حول العناية الكريستالية لكني أعتزم معرفة ذلك |
| 6 yaşındayken, Doğu Kanadı'ndaki tüm kristal vazoları kırdığın gibi mi? | Open Subtitles | منذ كنت في السادسة، وحطمت كل المزهريات الكريستالية في الجناح الشرقي؟ |
| Beşe karşı bir koyarım, kristal küren sana flaş haberi vermemiştir. | Open Subtitles | خمسة لواحد ان بللورتك الكريستالية لم تُخبرك بآخر الأخبار, |
| Aether çekirdeğiyle kontrolör kristalini bir araya getirdiğimizde sonrasında ne yapmamız gerektiğini bize göstereceklerini düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد كنت اعتقد اننا بمجرد حصولنا على نواة الاثير ووحدة التحكم الكريستالية انهما سيرشداننا |
| Büyükannemdeyken kristal küresini parlatan bendim. | Open Subtitles | في بيت جدتي اعتدت على أن أجعل كرتها الكريستالية تتألق |
| Hatırlamıyor musunuz, kolejde Carol'a aşık olduğunda çok pahalı bir kristal ördek almıştı? | Open Subtitles | اتذكرون عندما وقع في حب كارول واشترى لها البطة الكريستالية الغالية؟ |
| Ronyx kristal. Lt bile kristal top öncedir. | Open Subtitles | الكريستالة الرونكس إنها تسبق الكرة الكريستالية |
| kristal bardak ve Macallan'dakiler kurbana aitti. | Open Subtitles | البصمة التي على المنفضة الكريستالية ترجع الى الضحية |
| Bu kristal odada Kripton'un kırmızı güneşinin ışınları var. | Open Subtitles | هذه الغرفة الكريستالية بداخلها الأشعة المسخرة للشمس الحمراء لكريبتون |
| Evet, likit kristal ekranı da öyle. | Open Subtitles | لكن إذن، كذلك شاشة العرض الكريستالية السائلة |
| Eğer bunu tehlikeye atacak bir şey yapacağımı düşünüyorsan, kristal kürene bir kez daha bakman gerekiyor. | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد بأنني أرغب في فعل شيء يعرض هذا للخطر، فعليك أن تلقي نظرة أخرى في كرتك الكريستالية |
| "kristal küreyi at" komutunu vermemek için kendimi zor tutuyorum. | Open Subtitles | ويغريني أن أقول له بأن يرمي الكرة الكريستالية. |
| Sanırım kristal kafatasıyla ilgili. | Open Subtitles | أظنها قالت شيئاً عن .. الجمجمة الكريستالية |
| Efsaneye göre, kristal kafatası sunaktan kaybolursa dünyanın sonu gelir. | Open Subtitles | لا , الأسطورة تقول أن الجمجمة الكريستالية ضائعة من مكانها إنها نهاية العالم |
| kristal mavi gözlü, en güzel çocuk. | Open Subtitles | الولد الجميل بالعيون الزرقاء الكريستالية |
| Bu dünyada, ilk yerleşimciler ona, "kristal Festival" adını verdiler. | Open Subtitles | وفي هذا العالم، أطلق عليه المستوطنون الأوائل اسم الوليمة الكريستالية هل تعرف بم أسميه أنا ؟ |
| Buysa akıI hocası Robert Houdin tarafından yapılan meşhur kristal gizemli saat. | Open Subtitles | وها هي الساعة الكريستالية الغامضة والتي صنعها معلمه روبير هودين |
| 3D lazer ile sevdiğin kişilerin resminin oyulduğu kristal kağıt tutucu. | Open Subtitles | ليس هذا فقط الخزفيات الكريستالية بالانعكاسات ثلاثية الأبعاد |
| Sana parlak, sevgi dolu bir geleceğin olduğunu söyleyecek ya da onun kristal toplarını tekmeleyeceğim. | Open Subtitles | سوف تخبرك أن لديك مستقبل مشرق ومليء بالحب أو انا سوف أضربها في بُييْضاتها الكريستالية. |
| Kontrol kristalini. | Open Subtitles | وحدة التحكم الكريستالية |