Bu fotoğraf Büyük Buhran'dan önce Kongo'nun başkenti Brazzaville'de çekildi. | TED | لقد التقطت هذه الصورة قبل الكساد الكبير في برازافيل، الكونغو. |
Okulun bahçesi, Büyük Buhran zamanında buradaki tüm topluluğu beslemiş ve Elenor Roosevelt tarafından da onurlandırılmıştır. | TED | حديقة هذه المدرسة تغذي مجتمع باكامله وقد كرمتها ايلينور روزفلت خلال الكساد الكبير. |
Bu rakam, Büyük ekonomik Durgunluk ile patlama yaptı, ama insanların böyle yaşamayı sevdiği aşikâr. | TED | وازداد هذا العدد مع الكساد الكبير، لكن اتضح أن الناس تُحبُ العيش بهذه الطريقة فعلًا، |
Çok zalimceydi, Depresyon. | Open Subtitles | كان الكساد الاقتصادىّ وحشياً بصورة عميقة. |
Harika. Vanilya ve yoğurt kalmamış. Büyük Bunalım zamanında mı yaşıyoruz? | Open Subtitles | رائع، لم يتبقَّ إلاّ الفانيلا والزبادي أترانا نحيا فترة الكساد العظيم؟ |
ekonomik kriz çıkana kadar her şey eğlenceli ve güzel. | Open Subtitles | الأمر أشبه بلعبة إلى أن يتسبب أحد في الكساد العالمي |
ABD ekonomisi Büyük Buhran'a doğru gidiyordu ve karar vericiler tepki vermekte zorlanıyorlardı. | TED | كان اقتصاد الولايات المتحدة ينهار في فترة الكساد العظيم وكان الزعماء السياسيون يكافحون لمواجهة هذا الانهيار. |
Bu bir adaydı eskiden, yani Ackerman Adası, biz büyük Buhran sırasında o kanalı iş sahası yaratmak için doldurmuştuk" | TED | لقد كانت هذه جزيرة، جزيرة اكيرمان، وملأنا نحن القناة خلال فترة الكساد لخلق فرص عمل. |
Büyük Buhran'dan beri en büyük borç krizi ortaya çıktı. | TED | وحصل لنا أكبر أزمة ديون منذ فترة الكساد العظيم. |
Gelecek yıl, yaygın bir Buhran ve işsizlikle karşılaşacağız. | Open Subtitles | فى العام المُقبل سنشهد إنتشار الكساد و البطالة |
Evet. Buhran zamanlarında, hırsızlık yapmalıydın. Ya da çalışacaktın. | Open Subtitles | اضطروا للاحتيال أثناء الكساد الاقتصادي لم يكن أمامنا سوى هذا أو العمل |
Büyük İktisadi Buhran tüm dünyayı etkisine almasına rağmen hala bildiğim dünyadan çok uzakta görünüyordum. | Open Subtitles | حتى مع أن الكساد الإقتصادي العظيم كان في قمة إنتشاره حول العالم .. كان لازال على ما يبدو بعيدا عن العالم الذي عرفته |
Durgunluk korkusu, eğer insanların yatırımda ve harcamada geri adım atmalarına sebep olursa kendini gerçekleştiren kehanete dönüşebilir. | TED | إن الخوف من الكساد يمكن أن يصبح نبوءة ذاتية التحقق لو تسبب في تراجع الجمهور عن الاستثمار والإنفاق. |
Bir Durgunluk, iki deprem ve onca asıldığım halde eşcinsel çıkan bir sağlık müfettişine karşın ayaktayız. | Open Subtitles | لقد صمدنا خلال الكساد ومن الزلازل ومن مفتش الصحة الذي، على الرغم مِنْ العديد مِنْ تقدّمِي , ظَهرَ شاذّاً. |
ekonomik Durgunluk çoktan başlamıştı Paulson'in bu sözlerinden tam dört ay önce. | Open Subtitles | كان الكساد قد بدأ منذ 4 شهور قبل أن يلقى بولسون كلمته هذه |
Evet, sen sadece 'küçük NE biliyorum Mesaj Orgasmic Depresyon. | Open Subtitles | نعم، كما تعلمون، مجرد 'شمال شرق قليلا آخر لذة الجماع الكساد. |
Büyük Depresyon hakkında, değil mi? | Open Subtitles | انه عن الكساد الكبير, اليس كذلك؟ |
Depresyon sırasında, ekinleri bozuluyormuş, | Open Subtitles | خلال فترة الكساد كان محصوله ينقص |
Şimdi de ekonomik Bunalım ve 2. | TED | و بعدها يأتي الكساد الكبير و الحرب العالمية الثانية. |
"Büyük Bunalım" döneminde büyüyen bu iki insan, 80'lerin ilk yıllarında yanlarına yeni bir çocuk aldılar. | TED | إذن شخصين نشأوا في الكساد الكبير، هم في في بدايات الثمانينات اسقبلوا طفل جديد. |
ABD büyük Buhrandan bu yana 14 milyon iş imkanı ekledi. | TED | أضافت الولايات المتحدة 14 مليون فرصة عمل منذ أعمق أزمة الكساد العظيم.الكبير. |