Starbucks'tan daha fazla kilise olduğunda dindar bir bölgede olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | تعرف بأنّك داخل حزام التوراة عندما تجد الكنائس أكثر من ستاربوكس |
Cadılar kendileri için kilise çanı yapan demircilere büyü yardımı yaptılar. | Open Subtitles | السحرة منحوا مساعدة سحرية لحداد محلي كان يصنع أجراس الكنائس لهم. |
kiliseleri dolu tutmak ve Hıristiyanlığın başarısı bize bağlı. | Open Subtitles | الأمر متروك لنا لإنجاح الهروب من المسيحية إبقاء الكنائس مليئة |
İleri görüşlü insanlardan oluşan bu harika grup yine mali olarak gerçekten muhafazakâr kiliselere bağlıydı. | TED | هذه المجموعة الرائعة من الناس متقدمي الأفكار، ومع ذلك، كنا مرتبطين ماليًا مع الكنائس المحافظة. |
Kiliselerin büyük topraklarının ve kurumsal yatırımlarının hâlâ vergi dışı olması anlamlı mı? | Open Subtitles | هل يعقل أن تلك الكنائس ينبغي أن تظل معفية من الضرائب على ممتلكاتها الضخمة من الأراضي. و إستثمار الشركات؟ |
Hristiyanlık için ilk kiliselerden birisini veya İslam için ilk camilerden birisini tasarlamak gibiydi. | TED | لقد كان مثل تصميم أول الكنائس للديانة المسيحية، أو أول الجوامع للإسلام. |
4000 kilise bu çevre hareketine katıldı. | TED | والآن الكنائس 4000 قد انضم إلى الحركة البيئية. |
Tutkumun ne olduğunu soracak olsaydınız, size büyük kilise vaizi olmak istediğimi söylerdim. | TED | لو سألتي حينها ما هي طموحاتي، لأخبرتك أنني أريد أن أكون واعظاً في إحدى الكنائس الكبيرة. |
- kilise toplantıları, ölüm ilânları klişecilik, ne olursa yaparım. | Open Subtitles | سأعمل فى حفلات الكنائس, او اكتب عمود الوفيات, او اكتب على الآلة الكاتبة, اى شئ. |
Kumar, içki ve hatta kadın işine benzemez, ki, kilise tarafından yasaklanmasına rağmen, çok insan bunları talep ediyor. | Open Subtitles | فهى ليست مثل القمار أو الخمر أو حتى الدعارة و هى أشياء يريدها معظم الناس هذة الأيام و تحظرها عليهم الكنائس |
Kumar, içki ve hatta kadın işine benzemez ki, kilise tarafından yasaklanmasına rağmen, çok insan bunları talep ediyor. | Open Subtitles | فهي ليست مثل القمار أو الخمر أو حتى الدعارة و هي أشياء يريدها معظم الناس هذة الأيام و تحظرها عليهم الكنائس |
İşte camdan yapılmış kilise. Burda hayvanlar yaşıyor her türden hayvan: | Open Subtitles | حتى الكنائس مصنوعة من زجاج وتعيش الحيوانات بداخلها. |
Peki o halde. Ben Britanya kiliseleri arasında yitmeye hazırım. | Open Subtitles | وخلال فترة الخداع ، ساكون بين الكنائس في بريطانيا |
Bütün kiliseleri ve katedralleri tek tek gezdik. | Open Subtitles | لم نرى إلّا الكنائس كاتدرائية وراء الأُخرى |
Tüm o kiliseleri. Gittiğin yerde bir sürü görmüş olmalısın. | Open Subtitles | كلُّ هذه الكنائس لابد وأنك قد رأيت الكثير هناك |
Ama yine de herkes bir sürü insanın neden kiliselere koştuğunu bilirdi. | Open Subtitles | لكن عرف الجميع لمـا كان دائماً هناك حشـوداً في الكنائس |
Bayan Monk, "Kiliselerin Vergiye Bağlanmasını İsteyenler Derneği" diye bir şey duydunuz mu? | Open Subtitles | مسز مونك .. ما الذى تعرفينه بخصوص الضرائب على إتحاد الكنائس ؟ |
Ve de kiliseye gitmememin nedeni de çoğu kilisenin eşcinselleri pek düşünmemesi. | Open Subtitles | وسبب عدم ذهابي للكنيسة هو أن أكثر الكنائس لا يفكرون كثيراً بالشوّاذ |
Konuşacak biri var mı diye bakalım. Boş kiliseler beni dehşete düşürüyor. | Open Subtitles | لنري لو ان هناك شخص ما نتحدث اليه الكنائس الفارغه تصيبني بالرعب |
Mesela, Katolik kiliselerde, bize, kararı başpiskoposun vermek zorunda olduğu söylendi. | TED | على سبيل المثال، في الكنائس الكاثوليكية، قيل لنا أن رئيس الأساقفة هو من سيتخذ القرار، |
Çıkar ilişkileri her yere yayılmış, devlette özel sektörde, kilisede borsada. | Open Subtitles | تنتشر بفعل المصالح الشخصيّة في الحكومة، و القطّاعات الخاصّة و الكنائس |
Bu yüzden, varoş kesimlerden birkaçı hariç, çoğu kiliseyi kapattılar. | Open Subtitles | لذا هم اغلقوا معظم الكنائس عدا القليل منها في بعض الضواحي |
Doğu Avrupa'daki en güzel Bizans kiliselerinden biridir. | Open Subtitles | هى أحد أجمل الكنائس البيزنطية جمالا فى أوربا الشرقية0 |
Tıpkı bir çan gibi düşünün. | Open Subtitles | كتلك النواقيس على الكنائس القديمة |
Katolik kilisesi 2. yüzyıldan bu yana şeytan çıkarma ayini yapıyor. | Open Subtitles | حسناً، الكنائس الكاثوليكية كانت تؤدي طقوس طرد الأرواح منذ القرن الثاني ومازالت تفعل ذلك. |
Martin Luther 95 tezini 31 Ekim 1517'ye kadar Protestan kiliselerine asmadı. | Open Subtitles | لان مارتن لوثر لم يثبت خمسه وتسعين أطروحه علي باب كل قديسي الكنائس في فيتبنبرغ حتي 31 اكتوبر 1517 |
Büyük katedralleri boyamaya gittim ama evi unutmadım. | Open Subtitles | ذهبت الى اوروبا لارسم الكنائس لكن لم استطع نسيان منزلنا |