"الكنبة" - Translation from Arabic to Turkish

    • kanepede
        
    • kanepe
        
    • koltukta
        
    • koltuk
        
    • kanepeye
        
    • Kanepenin
        
    • kanepeyi
        
    • kanepeden
        
    • koltuğa
        
    • koltuğu
        
    • divanda
        
    • koltuktan
        
    • Koltuğun
        
    • koltuğumda
        
    • kanepedeki
        
    Henry çok sevimlidir. kanepede yanına yatıp ona sarıldığımda... Sizi şunu söyleyeyim: Open Subtitles عندما اداعبه على الكنبة اقسم بأنه الشخص الذي انقذني هذا لطيف جدا
    Baban kanepede, yatar pozisyonda daha çok püre yiyebileceğini sanıyor. Open Subtitles والدك على الكنبة ويظن بأن وضعيته وهو مضطجع إنه يستطيع تناول المزيد من البطاطا
    Deri kanepe, senin tabloların ve benim Aziz Ursula ki benim değil. Open Subtitles و الكنبة الجلدية, لوحاتك و لوحتي القديسة اسلير
    koltukta veya başka bir aile üyesinin yatağında oturamazdım. TED لم يكن مسموحاً لي بالجلوس على الكنبة أو على سرير فرد آخر من العائلة.
    O koltuk 15 yıldır orda ve daha önce kimse üstüne düşmemişti. Open Subtitles الكنبة كانت هنا منذ 15 سنة و لم يسقط أحد فوقها من قبل
    Ona ne istiyorsa alıp gitmesini söyledim, ama beni kanepeye doğru ittirdi. Open Subtitles أخبرته أن ياخذ ما يريد ويرحل و لكنه ألقاني عند الكنبة
    Hep Kanepenin üstünde durur, bizi izlerdi. Open Subtitles طالما كانت هناك معلقة فوق الكنبة ترانا كلنا
    Hiçbir şey yapmadım, sadece pencereden içeriye baktım. kanepede oturmuş ağlıyordu. Open Subtitles لا شيء نظرت من النافذة وكانت تجلس على الكنبة تبكي
    kanepede yapmak istediklerimizi onaylamayarak. Open Subtitles نعم بوجهها الغير راض عن أي شيء نفعله على الكنبة
    kanepede oturmuş Carrie'yi seyrediyorduk ki... Open Subtitles كنا جاستين على الكنبة نشاهد كيري هل انظر؟
    Gidip hemen işlerini görelim ve kanepe hâlâ sıcakken yerimize dönelim. Open Subtitles لندعهم يفوزون علينا بسرعة ونعود هنا بينما الكنبة لاتزال دافئة
    Bence kanepe orada durursa ev daha iyi görünür. Open Subtitles اعتقد بأن المنزل سيبدو أفضل و الكنبة هناك
    Özür dilerim. Yine kütüphanedeki büyük koltukta uyuyakaldım. Open Subtitles آسف، لقد غلبني النعاس على تلك الكنبة التي بالمكتبة مرة ثانية
    Özür dilerim. Yine kütüphanedeki büyük koltukta uyuyakaldım. Open Subtitles آسف، لقد غلبني النعاس على تلك الكنبة التي بالمكتبة مرة ثانية
    Çıktığın zaman koltuk minderini de götür. Open Subtitles عندما تغادر خذْ معكَ وسادةَ الكنبة فقد أصبحتْ قمامةً الآن
    Şu an yapmak istediğim şey kanepeye uzanıp, nane aromalı dondurma yemek. Open Subtitles فالجلوس على الكنبة لأكل كومة من الآيس كريم بالنعناع هو ما أريد فعلهُ حقاً
    ama çıkarıp Kanepenin üzerine bırakmışın ama isteseydin yıkanacakların içine koyabilirdin,öyle değil mi ? Open Subtitles ولكنك خلعتها وتركتها على الكنبة لو أردت كان يمكنك تركها مع الغسيل ، أليس كذلك ؟
    Peki şu süper rahat kanepeyi ne yapacaksın? Çünkü seneye okula başlayacağım. Open Subtitles و ماذا عن تلك الكنبة القديمة الجميلة التي لديك لأني كنت افكر أني سأذهب للجامعة السنة القادمة
    Daha. Jeremy, sana daha kaç kere söylemem gerekiyor? - Midas'ı indir kanepeden. Open Subtitles جيرمي، ما هو عدد المرات التي يجب أن أقول لك أبعد مايدس عن الكنبة
    Annem ayaklarımı koltuğa koymama bile izin vermezdi. Open Subtitles امي لم تدعني يوما ان اضع قدمي على الكنبة
    - Çekelim şu koltuğu. Open Subtitles حسنا ، دعونا نحرّك هذه الكنبة اللعينة حسنا
    Dediklerine göre Maggie yatakta, sen de divanda yatıyormuşsun. Doğru mu bu? Open Subtitles يقولون أن ماجى تنام فى الفراش و انت تنام على الكنبة ، هل هذا صحيح ؟
    Her sabah onu koltuktan alıp yatağına yatırıyorum. Open Subtitles كلّ صباح احملها من الكنبة اضعها في السرير
    Oda Koltuğun üstünde eşyalarını görmüş olmalı. Open Subtitles فلا بد أنه رأى أغراضك على الكنبة و أخذها
    Bu sabah, koltuğumda oturdum ve dondurma yedim. Open Subtitles هذا الصباح, جلست على الكنبة وأكلت بوظة
    kanepedeki uyku tulumu... onun büyük ihtimalle evde bir misafir olduğunu gösteriyor. Open Subtitles كما أن حقيبة النوم الموجودة علي الكنبة تُشير إلي أن الطفل في الغالب كان ضيفاً في هذا المنزل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more