kolera, Haiti'de 50 yıldan sonra ilk defa geçen Ekim ayında görüldü. | TED | تم التبليغ عن الكوليرا في هايتي لأول مرة منذ 50 عاما أكتوبر الماضي. |
Uç bir örnek olarak: kolera hastalığı okyanusta büyüen bir bakteri yüzünden gelişti. | TED | كمثال متطرف: مرض الكوليرا تسببه بكتيريا التي تنمو في المحيط. |
Benim sorumluluklarım ise büyük oranda tüberkülozla alakalıydı ve sonra kolera salgını baş gösterdi. | TED | مسئولياتي كانت متعلقة بمرض السل، ثم هجم علينا وباء الكوليرا. |
Ailem koleradan ölmeden önce bir sürü ördeğimiz vardı. | Open Subtitles | كان لدينا الكثير من البط قبل أن يموتوا والديّ من مرض الكوليرا |
Eğer koleradan ölürsen suyu bulamazsın. | Open Subtitles | أنك لن تجد الماء إذا أصابتك الكوليرا اولاً سأغيب لبضعة أيام. |
ki bu organizma koleraya neden olan mikroptur. | TED | و هذا النوع من الكائنات هو المسئول عن مرض الكوليرا. |
Kolerayı önleme gibi kamuyu bilinçlendirme kampanyalarında kullanıldı. | TED | يتم استخدامه في حملات التوعية الصحية العامة مثل الوقاية من الكوليرا. |
Yani, ortada yayılan bir tüberküloz ve kolera mevcuttu ve ben bunu durdurmaktan sorumluydum. | TED | يعني كان هنالك انتشار السل و انتشار الكوليرا الذي كنت مسئولا من تثبيطهما. |
Birçoğu aylarca, hatta kolera salgını süresince kaldılar. | TED | بقي العديد منهم لشهور، حتي خلال وباء الكوليرا. |
Sabunla el yıkamak, grip, trahom SARS gibi hastalıkların, son dönemdeki kolera vakalarının ve Ebola salgınının azalmasında etkili olabilir. Bunlara karşı en önemli müdahale yöntemlerinden biri ellerimizi sabunlamak. | TED | غسيل الأيدي بالصابون، يمكن أن يكون له تأثير للتقليل من الإصابة بالأنفلونزا، والتراكوما، ومرض سارس، وحديثًا جدًا في حالة الكوليرا وتفشي الإيبولا، أحد أساليب الوقاية الرئيسية هي غسيل الأيدي بالصابون. |
Haiti'de olduğu gibi, yeni bir hastane kolera salgınına çare olabilir miydi? | TED | مثلاً في هايتي حيث سألنا إذا كان هناك مشفى جديد يمكنه أن ينهي وباء الكوليرا |
1991 yılında, bu kolera mikrobu Lima, Peru'ya geldi ve izleyen iki ay içinde tüm komşu bölgelere yayıldı. | TED | فى 1991, كائن الكوليرا هذا ظهر فى ليما’ بيرو’ و فى خلال شهرين انتقل الى المناطق المجاورة. |
Bu periyotta kolera en büyük öldürücü hastalıktı. | TED | وكانت الكوليرا في حقيقة الأمر أشد الأمراض فتكاً في ذلك الوقت. |
Ve bu Londra'nın gördüğü son kolera salgınıydı. | TED | وكانت تلك هي المرة الأخيرة التي لم يتفشى مرض الكوليرا في لندن بعدها. |
Dönemin zayıf sağlık hizmetleriyle birlikte, bunaltıcı sıcaklık, şehri kolera gibi bakteri yuvalarına dönüştürdü. | TED | إلى جانب معايير الصرف الصحي السيئة لتلك الفترة، جعلت الحرارة الشديدة من المدينة مرتعاً خصباً للبكتيريا مثل الكوليرا. |
- koleradan daha iyidir diyeceğim. | Open Subtitles | حسنا،أعتقد أنها لا تزال أفضل من الكوليرا |
Çocuğun kasabası koleradan neredeyse tamamen arınmış. | Open Subtitles | كانت قريته شبه مندثرة بالكامل بسبب الكوليرا |
- Evet. - Şehirde koleradan bahsediliyor. | Open Subtitles | هناك حديث عن الكوليرا في المدينةِ |
koleraya, kanlı ishale yakalanırım, yatağımda pire, saçımda Araplar, ama siyasetçilere yakalanmam. | Open Subtitles | سآخذ الكوليرا ، والدوسنتاريا، البراغيث في سريري، والعرب في شعري ، و لكننى لا أستطيع أخذ السياسيون |
Daha önce hiç koleraya şahit oldunuz mu Doktor? | Open Subtitles | انت رأيت الكوليرا من قبل، صحيح يا دكتور؟ |
Üç çocuğunu ve kocasını koleraya kurban vermiş. | Open Subtitles | لقد فقدت ثلاثة أطفال وزوجها بسبب الكوليرا. |
Kolerayı görmek dahi berbat bir şeydir. | Open Subtitles | هذا مستحيل. الكوليرا شيء فضيع حتى يشاهد. |