Evet öyle, Karen ama gidip de babamın baş düşmanına da aşık olmadı. | Open Subtitles | حسنا نعم كارين هو ايضا لم يختر الوقوع في حب عدو ابي اللدود |
Burjuvazi, Demokratik hareketin baş düşmanı değişim geçirdi. | Open Subtitles | البرجوازية؛ العدو اللدود للتحركات الديموقراطية قد تغيرت |
Şirket başkanısın, ezeli düşmanlarısın. | Open Subtitles | ما هذا حصلت على القيام معي؟ أنت الرئيس، عدوهم اللدود. |
Uzay Polis Teşkilatının Evren Muhafaza Birliğinin asil bir üyesi olarak Galaksiyi, Galaksi Birliğinin ezeli düşmanı Kötü İmparator Zurg'un istila tehditlerine karşı koruyorum. | Open Subtitles | أنا أحمى المجرة من تهديد الإحتلال من الامبراطور الشرير زارج العدو اللدود للتحالف المجرّي حقيقى؟ |
Şu andan itibaren can düşmanımsın. Merak etme. | Open Subtitles | من هذه اللحظة فصاعداً أصبحتَ عدوي اللدود |
Hani şu, en iyi dostumun sandviç kamyonunun en büyük rakibinin sandviç kamyonu? | Open Subtitles | والتي تكونُ شاحنة المنافس اللدود لشاحنة شرائح اللحم المفروم والتي يمتلكها أعز أصدقائي؟ |
Gob'un ezelî düşmanı, eşcinsel olduğunu açıklamış ve bunu gösterisinde avantaj olarak kullanmıştı. | Open Subtitles | عدو (جوب)، اللدود قد اعترف بشذوذه وقد استخدم تلك الافضلية في عروضه السحرية |
baş düşmanı ise saatte 320 km. Hızla 10 dakikadır tünel kazıyor. | Open Subtitles | عدوّه اللدود يحفر نفق جنوباً بسرعة 200 ميل في الساعة لمدة 10 دقائق |
Sonunda, kız arkadaşım baş düşmanım baş düşmanım, en iyi arkadaşım ...ve en iyi arkadaşım, kız arkadaşım oldu. | Open Subtitles | لذا في النهاية, عشيقتي أصبحت عدوّتي اللدودة عدوّي اللدود أصبح صديقي المفضّل وصديقتي المفضّلة أصبحت عشيقتي |
Leonard yukarıda, baş düşmanımla birlikte. | Open Subtitles | ليونارد في الطابق العلوي الآن مع عدوي اللدود |
O senin baş düşmanın değil, biliyorsun. | Open Subtitles | ويرى غرفة لا يوجد فيها شيء سوى الكراسي إنه ليس عدوي اللدود |
Seçmelerden önce baş düşmanına sarıldın. | Open Subtitles | لقد عانقتي للتو عدوك اللدود قبل تجارب الأداء |
Elaine, Newman benim ezeli düşmanım ve evimin koridorunun sonunda yaşıyor. | Open Subtitles | إلين، نيومان هو عدوّي اللدود ويعيش أسفل بيتي. |
Onların ezeli düşmanı, İngilizlerle şeytani bir antlaşma imzaladınız. Bizim de ezeli düşmanımız olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | بسبب تحالفنا مع الشيطان البريطاني الذي هو عدوهم اللدود وعدونا |
2003'te, Rossi'nin ezeli rakibi Max Biaggi Yamaha'yı bırakıp Honda'ya geçti. | Open Subtitles | "سنة 2003 ،الخصم اللدود "لروسي" "ماكس بياجي "ترك "ياماها" لينتقل "لهوندا |
Senatör nasıl çetenin, ezeli düşmanının, sahte bir sükse yapmasını sağlıyor? | Open Subtitles | كيف يُمكن للسيناتور أن يجعل المُنظمة ، عدوه اللدود يُنفذون عملية إغتيال مُزيفة ضده ؟ |
Uzay Polis Teşkilatının Evren Muhafaza Birliğinin asil bir üyesi olarak Galaksiyi, Galaksi Birliğinin ezeli düşmanı Kötü İmparator Zurg'un istila tehditlerine karşı koruyorum. | Open Subtitles | و عضو خاص فى وحدة حماية الكون و من حماة الفضاء أنا أحمى المجرة من تهديد الإحتلال من الامبراطور الشرير زارج العدو اللدود للتحالف المجرّي |
Eğer duyduklarımız doğruysa, siz Bay Sekiuchi'nin can düşmanısınız. | Open Subtitles | إذا ما قاله فوناكي أمر صحيح, فأنت العدو اللدود للسيّد سيكيوشي |
Ancak, bilmelisin ki kendini, can düşmanımız olan adama verdiğini biliyorum. | Open Subtitles | مع ذلك عليك الحذر من معرفتي بتسليم نفسك للرجل الذي يعتبر عدوّنا اللدود |
Biri first lady olarak kabul edeceğim ilk misafirin babanın can düşmanı olacağını söylese kahkahalara boğulurdum. | Open Subtitles | لو أن أحداً أخبرني أن الزائر الأول, سأستقبله بمكانتي كسيدة أولى هو العدو, اللدود لأبوك, لصرخت ضحكاً |
- Gizli değil ki zaten göt, memenin en büyük düşmanı olmuştur hep. | Open Subtitles | يعرف الجميع أن المؤخرة هي العدو اللدود للنهود |
Kimin ezelî düşmanı? | Open Subtitles | العدو اللدود لمن؟ |
Ve sosyal bozukluğa sahip en yakın arkadaşı azılı rakibi; | Open Subtitles | و أعز أصدقائه المختل إجتماعياً الذي تحول لعدوه اللدود |