14 yıldır yaptığım şeyin, ciddi bir iş olduğunu 14 yıl anlayamadım. | TED | لم أكن أصنع ما اعتقدت بأنه جزء من اللعب الجاد مرة أخرى لمدة 14 عاما تقريبا |
Tam o sırada gerçekleştirdğimi düşündüğüm bazı ciddi oyunlar için ikinci durum ortaya çıktı. | TED | وهذه هي الحالة الثانية التي أعتقد أنني حققت فيها بعض اللعب الجاد |
Bu tür süpergüçlere ikinci bir örnek de 'ciddi oyun' dediğimiz bu oyunların yükselişi. | TED | مثال آخر لهذا النوع من الأشياء ذات القوى العظمى هو ظهور هذه الألعاب التي نسميها اللعب الجاد. |
ciddi tasarım, ciddi oyun ise ise başka bir şeydir. | TED | التصميم الجاد,اللعب الجاد, شيء آخر. |
İşte bu, ciddi oyun oluşturmak için harika bir durum. | TED | وهذا وضع رائع لابتكار اللعب الجاد |
Biliyorsunuz, böyle anlar çok nadirdir ama böyle bir pozisyonda çalıştığınızda, gerçekten elde ettiğinizde ve fırsat bulduğunuzda, ciddi oyun oynamanın tam zamanıdır. | TED | وأعتقد أنكم تعلمون عندما تمنحون هذا المنصب وهذا أمر نادر، لكن عندما تحصلون عليه وتكون لديكم الفرصة فإنها لحظة اللعب الجاد |
Şimdi ciddi bir oyunun içerisindeyiz. | TED | واذا نحن في بعض اللعب الجاد. |
(Gülüşmeler) Bu tür bir tutkuyla kendimi çok ciddi bir oyunun içinde buldum. Şu an çok şey bildiğim için asla oynayamayacağım bir oyun türü. | TED | (ضحك) وهذا النوع من العاطفة قادني إلى اللعب الجاد ذلك النوع من اللعب الذي لا أستطيع أن أمارسه الآن لأنني مثقفة ومتعلمة إلى حد بعيد |