| Bu vesileyle, Springfield Köpek Parkı'na yeni ismini veriyorum Snowball II Belediye Kedi Parkı, limonlu Buzz Cola sponsorluğuyla. | Open Subtitles | ومن هذا المنبر، أُعيد تسمية حديقة سبرينغفيلد للكلاب باسم حديقة سنوبول الثاني البلدية للقطط برعاية باز كولا مع الليمون |
| Kimse Bay Cappuccino gibi limonlu şerbet yapamıyor, çaktın mı? | Open Subtitles | لا أحد يجعل الليمون شربات مثل السيد كابتشينو، يحصل لي؟ |
| Sarı pasta keki ve Meyer limonlu kaymak limonlu krema ile yapılmış. | Open Subtitles | كعكة الزبدة الصفراء مع ماير الليمون الرائب و موز حامض الليمون موس |
| HC: Bir limon yemek üzeresiniz, ve şimdi tadı limonata gibi. | TED | هومارو كانتو : فإن كنت ستأكل الليمون .. فستشعر انها ليمونادا |
| Bu nedenle bekleme salonundaki oyun masasıyla başladık - tamamen limonata standı stili. | TED | لذلك ابتدأنا بوضع طاولة للبطاقات في غرقة الانتظار للعيادة كطاولة بيع عصير الليمون |
| Dostum, bana da aynısından getir ama limonu sende kalsın. | Open Subtitles | أحضر لى واحد مثلهم من فضلك و لا تضع الليمون |
| Çünkü Limonları bizde. Ama onlar sadece piyon, tamam mı? | Open Subtitles | لأننا نمتلك الليمون الخاص به لكنهم عديمي الفائدة |
| Ben limonlu mayonez yaparken sen de somon ezmesine başla. | Open Subtitles | إبدئي بإعداد لُب سمك السلمون بينما أنا أعد مايونيز الليمون |
| Oh, Leonard bana kızgın, ben de onun için limonlu kek yapıyorum. | Open Subtitles | أوه، ليونارد جنون في وجهي، حتى وأنا مما يجعل منه الحانات الليمون. |
| limonlu şeker benzeri bir şey var mıydı acaba? | Open Subtitles | اريدك ان تعرضى لى شئ فى مجال نقاط الليمون |
| Doktora limonlu şekeri sağ elinizle vermiştiniz. | Open Subtitles | لقد ناولت الطبيب قطرات الليمون بيدك اليمنى |
| limonlu şeker al. Sinirlerini yatıştırır. | Open Subtitles | يمكنك ان تأخذ قطرات الليمون, ستهدئ من اعصابك |
| - limonlu güzel bir Şampanya... - Hayır, gidiyorum. | Open Subtitles | ربما بعض من عصير الليمون انا ذاهبة , وداعاً |
| limonlu bezeden de bir parça saklayayım mı? | Open Subtitles | تريد مني للحفاظ على قطعة من أن مرنغ الليمون ؟ |
| Kendim yapıyorum, limonlu. Denemelisiniz. | Open Subtitles | أنا أفعلها بنفسي مع قليل من عصير الليمون ، يجب أن تجربها |
| Bak, cidden çok susadım. Gidip bir limonata içmek istemediğine emin misin? | Open Subtitles | أنظريأنا أريد ان أشرب ألا تريدين أن تذهبي للمطعم وونشرب عصير الليمون |
| - Evet. limonata yapıyordum ve annenin kitabının üstüne döktüm. | Open Subtitles | كنت أعد شراب الليمون وسكبته على جميع انحاء كتاب والدتك. |
| Beni içeri aldı, kanı temizledi ve bana bir bardak limonata verdi. | Open Subtitles | أخذتني إلى الداخل وقامت بتنظيف الدم، قدّمت لي كوباً من عصير الليمون. |
| Sana bir tüyo vereyim, misket limonu suyu arka koltuktaki kusmuk kokusunu keser. | Open Subtitles | نصيحة صغيرة: عصير الليمون. سيخفي رائحة المقعد الخلفي النتنة، |
| - Hayır efendim... 200 rupi öde ve Limonları bitir, kimse seni durduramaz. | Open Subtitles | أدفع 200 روبيه وخذ الليمون و لن يوقفك أحد |
| Bir damla limonla ölebilirim. Ondan alacağım, o her neyse. | Open Subtitles | نقطة واحدة من الليمون وأنا سأموت لن آخذ ذلك إطلاقا |
| Hayır, olmayacak. limonun sonunu sıkmak kadar zor olacak. | Open Subtitles | لا , سيكون صعب , أصعب من الليمون الصعب الذي يمكن أن يكون |
| Aslında ıhlamur ağacının yaprakları eskiden yuvarlakmış. | Open Subtitles | في أصل الطبيعة كانت أوراق شجرة الليمون في كل الأرجاء |
| Gece boyu limonataya talim etmek istiyorsan... Hayır ya, hayır, hayır! | Open Subtitles | حسنا إذا أردت شرب الليمون طوال اللّيل لا، لا، لا، لا |
| Depoda 15 yil kalmalarinin ardindan limonlar gecikmeli de olsa patlama yaratti. | Open Subtitles | بعد 15 سنة بالتخزين الليمون طور تأثير مؤجل |