Hepimiz, bizi hissizleştirmeye yetecek kadar trajedi yarattık ve gördük şu dünya üzerinde. | TED | وأنا أعلم أننا رأينا مايكفي من الصور لتجعلنا مخدرين من المآسي التي ارتكبت على كوكب الأرض. |
Bazen kendimizi korku ve çaresizlik, sıradanlık ve kargaşa umutsuzluk ve trajedi içinde kaybederiz. | Open Subtitles | أحياناً، عندما نضيع في الخوف و اليأس في الروتين و الثبات و في المآسي و ضياع الأمل |
Jenni : Evet, eşitliğe giden yolda hala yaşanan trajediler mevcut. | TED | جيني: نعم، لا تزال تحدث المآسي خلال الرحلة الوعرة نحو تحقيق المساواة. |
Ama sağduyulu olursak tüm bu trajedilerin engellenmesinin mümkün olmadığını biliriz. | Open Subtitles | لكن الحسّ العامَ سَيُخبرُك بأنه لَيس كُلّ المآسي يمْكِنُ أَنْ تمنع |
Ağza alınamaz trajedilerden muhteşem iyilikler çıkarabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أعمل جيدًا بعيدًا عن المآسي التي لا تذكر. |
Biz, o her zaman dram yaratan çiftlerden değiliz. | Open Subtitles | نحن لسنا بالزوجان اللذان يختلقان المآسي طول الوقت |
Sayısız trajediyi, sayısız problemleri, bölgedeki çatışma bölgelerini ve sıcak noktaları duyurduk. Çünkü bunların tam merkezindeydik. | TED | والعديد من المآسي والمشاكل، ومناطق النزاع، والعديد من المناطق الساخنة لأننا نقع في وسطھا، |
Her gününü trajedi içinde geçirmesi ona yarardan çok zarar getiriyor olabilir. | Open Subtitles | إن قضاءها كل يوم مغمورة في المآسي سيعود عليها بضرر أكثر من النفع. |
Daha çok trajedi engellendi, hayatlar kurtuldu. Görüyor musun? | Open Subtitles | المزيد من المآسي منعت، إنقاذ أرواح هل ترى هذا؟ |
Klasik bir kadın tepkisi. trajedi karşısında kendini feda etme. | Open Subtitles | حسنًا الفدائية هي رد فعل تقليدي للمرأة أثناء المآسي |
Avrupa'da şahit olduğumuz trajedi ve kaosun çoğu tümüyle önlenebilirdi. | TED | الكثير من المآسي والفوضى التي رأيناها في أوروبا كان يمكن تجنبها تماماً ، |
Ruhsuz trajediler, şeytanın hayvanat bahçesi. | Open Subtitles | المآسي عديمة الأرواح، حديقة حيوان الشيطان |
Burada insanların hayatlarını kaybettiği veya yaralandığı bazı trajediler yaşandı | Open Subtitles | كانت لدينا يعض المآسي هنا حيث فقد البعض حياتهم أو أصيبوا |
Kaybettiğim insanları düşününce bu trajediler ışığında vermek zorunda kaldığım kararları hatırlıyorum. | Open Subtitles | لما أفكر بكل الناس الذين خسرتهم أذكر الخيارات التي ارغمت على اتخاذها في ضوء تلك المآسي. |
Hepimiz; eğer bir sorumlu bulursak gelecekte yaşanabilecek trajedilerin engelleneceğine inanmak isteriz. | Open Subtitles | كلنا نُريدُ أَنْ نصدق بأن تلك المآسي المستقبلية يُمْكن أَنْ تمنع إذا احتجزنا شخصاً ما أيَّ شخصٍ مسؤول |
İlkel benliğin, trajedilerin üstesinden gelmesi konusunda bir teori geliştirdim. | Open Subtitles | طوّرتُ نظريّة حول كيفية تعامل النفس البدائيّة مع المآسي |
trajedilerden yararlanabilirdi. | TED | ويمكن ان يستفيد من المآسي والآلام |
En iyisi oldu. Hep dram yaratır zaten | Open Subtitles | ، من الأفضل للجميع دائماً ما تختلق المآسي |
Sen trajediyi sevdiğinden tedavi istemeyeceğinin farkında değil. | Open Subtitles | لا يعرف أنكِ لا تتعالجي؛ لأنك تعشقين المآسي. |
Sonra düşüncelerine girip aslında suçlu olmadıkları halde tüm acı için kendilerini suçlamalarını sağlarlar. | Open Subtitles | ،ثم يدعم هذا، بتسميم أفكارهم و يجعلهم يعتقدون بأنهم المسئولين عن كل هذه المآسي بينما هُم ليسوا كذلك |
Bir felaket insanın trajediyi unutmasına yardımcı oluyor. | Open Subtitles | الكارثة تساعد بأخذ عقل الإنسان بعيدًا عن المآسي |
Bu hastalıklar intiharla sonuçlanabiliyor, genelde kişinin işte tam potansiyel göstermesini engelliyor ve ölçülmesi zor pek çok trajediye neden oluyor: Yitirilen ilişkiler ve bağlantılar, hayaller ve fikirlerle ilgili kaçırılan fırsatlar gibi... | TED | يمكن أن تؤدي هذه الأمراض إلى الانتحار، حيث تضعف قدرة الشخص للعمل كما ينبغي، وتسبب العديد من المآسي التي من الصعب تقديرها: مثل خسارة العلاقات والتواصل الاجتماعي، وضياع الفرص لتحقيق الأحلام والأهداف. |
Resim albümümüze bakanlar neşeli, sorunsuz bir yaşam sürdüğümüzü sanır trajediden uzak. | Open Subtitles | شخص ما ينظر في البوم صورنا و التي أستنتجت بأنا قدنا الفرح ...بوجود رؤية خالية من المآسي... |
Bazen, umutsuzluğun ve trajedinin, değişmez ve süregelen korku ve çaresizliği içinde hissettiğimiz anlarda Tanrı'ya Bavarya şekerli kurabiyeleri için şükredebiliriz. | Open Subtitles | أحياناً، عندما نضيع في الخوف و اليأس في الروتين و الثبات و في المآسي و ضياع الأمل |
Bu da aynı Yunan trajedileri gibi, Senatör tüm elementler yere düşecek... | Open Subtitles | انه يشبه تلك المآسي اليونانيه ايها السيناتور جميع العناصر سوف تكون في مكانها |
Sen zeki, tatlı bir adamsın ve güçlüsün ve komiksin ve harika bir aşçısın ve yaşadığın tüm trajedilere karşın, hala iyi bir kalbin var. | Open Subtitles | أنتَ ذكي، لطيف و قوي و مرح و طباخ من الطراز الأول و مع كل هذهِ المآسي التي مررت بها مازلتَ تملكُ قلباً طيباً |
O büyük kültürel trajedilerinden biri, Bugün bile, hatırlıyoruz. | TED | إنّ ما حدث كان أحد أعظم المآسي الثقافية التي نتذكّرها حتّى اليوم |