Şimdi, karıncalar için en tanıdık kaynak bir pikniktir. Bu kümelenmiş bir kaynaktır. | TED | أغلب المصادر المألوفة للنمل هو طعام النزهة، هذا يعتبر مصدر متجمع. |
Eski tanıdık yüzleri görmek çok güzel. | Open Subtitles | و من اللّطيف ان نرى كلّ الوجوه المألوفة القديمة مرة اخرى. |
Ben de o uzak zamanlarda yaşayıp tanıdık yollardan bir kez daha geçtim. | Open Subtitles | أنني أيضاً عشت حياة فى طريق الأعمار... وخطوت مرة اخرى فى الطرق المألوفة. |
Ben de o uzak zamanlarda yaşayıp tanıdık yollardan bir kez daha geçtim. | Open Subtitles | أنني أيضاً عشت حياة فى طريق الاعمار... وخطوت مرة اخرى فى الطرق المألوفة. |
Her zamanki şeyler, gölgeler, yanıp sönen ışık, sallanan avizeler, soğuk yerler. | Open Subtitles | الأمور المألوفة مثل الظلال الغامض وميض الأضواء، الثريات المتأرجحة، البقع الباردة |
Kutsal yazılar ve bilindik şarkılar da var. | TED | واستخدم أيضاً العديد من الأغاني والسيناريوهات المألوفة |
Ve biliyordu ki bu toplantı, artık ona çok tanıdık olan bu yüzleri son görüşü olabilirdi. | Open Subtitles | و قد علمت بداخلها أنه لربما ستكون المرة الأخير التي قد ترى فيها تلك الوجوه المألوفة لها الأن. |
Duvardan gelen tanıdık sesi biliyordum. | Open Subtitles | عرفت بمجيئها بالطريقة المألوفة من خلال الحائط |
Bir Zamanlar tanıdık Gelen Bu Sokaklarda Gölgeler Hissediyorum | Open Subtitles | في هذه الشوارع المألوفة أشعر بوجود الظلال في كل مكان |
Bir zamanlar bana tanıdık gelen sokaklarda gölgeler hissediyorum. | Open Subtitles | في هذه الشوارع المألوفة أشعر بوجود الظلال في كل مكان ظلال ؟ |
Birçok tanıdık yüz gördüm. - Sırf yüz de değil tabii. | Open Subtitles | رأيت بعض الأوجه المألوفة فيها ليست الأوجه فقط |
Oraya yeni girdi ve eminim tanıdık yüzler görmek onu mutlu edecektir. | Open Subtitles | لقد انتقل إليها للتو وأننا أعلم بأنه سيكون ممتنناً لمشاهدة بعض الوجوه المألوفة |
Güvensizlik anlarında Cicim'in içgüdüleri onu Maksim'in tanıdık sularına sürüklüyordu. | Open Subtitles | وفى اوقات انعدام الأمان غريزة , شيرى كانت تعود مثل الحمام الزاجل الى الانحرافات المألوفة فى ماكسيم |
Sen söyleyince fark ettim, siması da tanıdık. | Open Subtitles | الأصوات المألوفة الآن أن أذكر لكم أنه , انه نوع من تبدو مألوفة |
tanıdık yüzleri bugün, burada görmek çok güzel. | Open Subtitles | من الجيد رؤية بعض أصدقائنا والوجوه المألوفة هنا اليوم |
Bu görünmez diyarda en tanıdık şeyler bile aynı şekilde görünmüyor. | Open Subtitles | وفي تلك المملكة الخفية الضخمة حتّى أكثر الأشياء المألوفة ليست تماماً كما تبدو. |
- Stres altında, tanıdık şeyler görmek isterler. | Open Subtitles | ففي وقت الضيقة، يعودون إلى أماكنهم المألوفة |
Eski, tanıdık simalar görmekte çok hoş olacak. | Open Subtitles | و، أنتم تعرفون، سأكون جيدة لرؤية كل هذه الوجوه القديمة المألوفة |
Bakıyorum ve pek çok tanıdık yüz görüyorum. | Open Subtitles | اتعرفون، أنظر هناك وأرى العديد من الوجوه المألوفة |
Şuna bak, her zamanki süprüntülerinden daha da beter. | Open Subtitles | انظر لهته اللوحة تبدو أسوء من خربشتاه المألوفة |
Artık çevrenizdeki dünyaya ilişkin bilindik sanatsal referanslar yok. | TED | لا مزيد من الإشارات الفنية المألوفة للعالم حولك. |
Güvenli ve aşina tercihleri kabul etmeyi bırakalım ve harika biri için kapıyı açık bırakalım. | TED | لنتوقف عن الاختيارات المألوفة والمعتادة لنترك الباب مفتوحا لأشخاص من الممكن أن يكونوا مذهلين. |