Etrafta dünya kadar adamım var, sen basın toplantısı yapıyorsun. | Open Subtitles | لدي رجال هنا في طريقهم للأذى وأنت تلقي المؤتمرات الصحفية |
Mahkeme sonuçlanana kadar daha fazla basın toplantısı yok, ...daha fazla yayın yok. | Open Subtitles | لا تقومي بالمزيد من المؤتمرات الصحفية و لا مزيد من البث حتى تنتهي المحاكمة |
Burası James S. Brady basın toplantısı salonu. | Open Subtitles | هذه غرفة المؤتمرات الصحفية الحاملة اسم (جايمس اس بريدي) |
Hâlâ Toronto'da basınla görüşüyor. | Open Subtitles | لازالت في تورنتو تؤدي بعض المؤتمرات الصحفية. |
Vanessa Hala'nın kendine gelmesini görmem lazım, bir de basınla bir ya da iki görüşmem olacak. | Open Subtitles | أنا أودُ فقط رؤيةُ العمة (فانيسا) تمشي وتركض ولديّ واحد أو أثنين من المؤتمرات الصحفية علي القيام بها |
O gözü yaşlı basın toplantıları Beni hep etkiler. - En azından bir araştırmak istiyorum. | Open Subtitles | المشكلة في المؤتمرات الصحفية التي يبكي فيه الجميع أنها تؤتر بي كل مرة |