erzak arabaları ve sahra mutfağı gece bize yetişirse memnun oluyoruz. | Open Subtitles | نحن مسرورون أن عربة المؤن والمطبخ يمكنها الوصول إلينا فى الليل |
Siz, benim erzak arabamı alır ve teslimatı yaparsanız kampın içerisine girebilirsiniz. | Open Subtitles | لكن لو اخذتم عربه المؤن و قمتم بالتوصيل، .تستطيعون الدخول الي المعسكر |
Sizi bugün sabah radyoda dinledim ve Tanrı bana size malzeme getirmemi söyledi.'' | TED | لقد سمعتكم على الإذاعة المسيحي اليوم، والرب قال لي أن أُحضِر لكم المؤن." |
Al Hayy'ye tibbî bakım malzemeleri ve doktor götüren konvoya eşlik ediyoruz. | Open Subtitles | نحن في مرافقة قافلة من المؤن الطبية ودكتور الى الحي |
erzaklar sadece 3 nüsha yazılı emirle dağıtılır. | Open Subtitles | توزيع المؤن يتم بكتابه الامر فى ثلاث نسخ |
malzemeler gelecek, o zamana kadar dayanmalıyız. | Open Subtitles | المؤن سوف تنضب يجب أن لا نسرف حتى هذا الحين |
Söylediğim, bir yiyecek arama bağlamında, bunun sadece riskin azaltılması için en iyi yol olduğu. Ve gerçekten antropologlar içinde | TED | ما أقوله هو أن هذه بكل بساطة هي أفضل طريقة لتخفيف المخاطر في عملية البحث عن المؤن. |
erzakları yiyip ve ipleri kemiriyorlardı, bu nedenle uzunca bir süre kediler, gemiciliğin vazgeçilmezi olmuşlardı. | TED | فقد التهمت المؤن وقرضت الحبال، وبالتالي فقد أصبحت القطط رفقة لا غنى عنها للبحارة منذ زمن بعيد. |
Bu erzak onlara soğuk ve zorlu kış boyunca yetecektir. | Open Subtitles | هذا المؤن يجب أن يبقيهم خلال الأوقات الطرية والباردة المقبله. |
Her hafta erzak bulmak için hastalığın bulaştığı bölgelere giden adamlarınız var. | Open Subtitles | و الان لديكم فريق ذهب للخارج للمناطق الموبوءة لأجل المؤن كل اسبوع |
Bu bölgedeki tek kantin, erzak aramaya çıkmaktır. | Open Subtitles | المطعم الوحيد في هذه المنطقة يبحث عن المؤن |
Beyler, bir kısmımız erzak temin etmek için kıyıya çıkacağız. | Open Subtitles | والآن يا رجال، ستقوم مجموعة منا بالنزول إلى البر للحصول على المؤن. |
Ana akaraya gitmemiz ve erzak almamız gerekiyor. | Open Subtitles | علينا أن نذهب إلى الجزيرة و نحضر بعض المؤن |
Değirmenden erzak ve su verildi hepsi dağıtıldı. | Open Subtitles | أحضروا المؤن و الماء الى تحت الطاحونة و سنقوم نحن بالباقى |
Bu tekneler deltaya malzeme taşıyorlar, Yüzbaşı. | Open Subtitles | هذه القوارب تحمل المؤن من الدلتا يا كابتن |
Önce durup yolculuk için malzeme alacağız. | Open Subtitles | أولا يجب أن نتوقف لشراء بعض المؤن من أجل الرحلة |
Cephane veya malzeme ihtiyacı olanların, ihtiyaçlarını karşılamalarının tam zamanı. | Open Subtitles | إن كان أحدكم يحتاج إلى المؤن أو الذخائر فهذه هي اللحظة المناسبة لذلك |
tuvaletleri temizlemek, bulaşıkları yıkamak, ve depodan malzemeleri almak. | Open Subtitles | تنظيف الحمامات فرك الصحون ويذهب للمستودع للحصول على المؤن |
Gerekli malzemeleri toplamalısınız. Albayda ihtiyacımız olanların listesi var. | Open Subtitles | لتجهيز المؤن واللوازم الأساسية الكونكول لديه القائمة للأشياء التي نحتاج إليها |
erzaklar ulaşmasından sonra bile, öğünleri için günde bir adam öldürdü. | Open Subtitles | حتى بعد أن بدأت المؤن تصل ظل يقتل رجلاً في اليوم تلبية لاحتياجاته |
Neden bu kadar uzun sürdü bilmiyorum, ama dostlarım sonunda malzemeler yollamışlar. | Open Subtitles | لا أعرف سبب تأخرهم لكنّ أصدقائي أرسلوا بعض المؤن |
Nüfus çoğaldı, ve Batı kentleşmeye başladı ve yiyecek arayan geçmişimizle bağlantı zayıfladı. | TED | ازداد التعداد السكاني وتحضّر الغرب مضعفاً الاتصال بماضينا في البحث عن المؤن. |
Zaten şu toprak mevzusundan dolayı ite kaka cezalandırılıp, erzakları kesintiye uğradı. | Open Subtitles | صفقة الارض وقد زجت في احلاقهم ومازالوا معاقبين بقطع المؤن |
erzakı dürüstçe paylaşacağız ve gördüğüm ilk gemiyi buraya sizi alması için göndereceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | وسنتقاسم المؤن رجل لرجل و سأبلغ أول سفينة أراها وسأرسلها إليك لالتقاطك |
Sancaksız Kardeşlik, halkı bize karşı kışkırtıp ikmal kervanlarımızla kamplarımızı yağmalıyor. | Open Subtitles | الأخوية بلا راية يحشدون العامة ضدنا، ويغيرون على قوافل المؤن والمعسكرات |
Bir şey yok hanιmefendi. Sadece erzaka ihtiyacιmιz var. | Open Subtitles | لاتقلقي ياسيدتي ، فقط نحتاج الى بعض المؤن |
Ama daha fazla yiyeceğe ihtiyacımız olacak. Daha fazla erzağa. | Open Subtitles | لكننا نحتاج لمزيد من الطعام، مزيد من المؤن |
malzemelerin eşit dağıtıldığından emin olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أذهب لأري المؤن ، لأتأكد . من إنها ستكفي |
Son bombalar atılmadan önce çoğu stok dağıtılmış olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ من إنّهم وزعوا أغلب المؤن قبل سقوط آخر صاروخ |
Ben dolaplara bakayım. Siz kilere bakın. | Open Subtitles | انا سأبحث في الخزانات وانت افحصوا مخزن المؤن |