Kendini az önce piyasadaki en iyi Sokak müzisyenleri tanıştırdın. | Open Subtitles | لقد قدمت للتو نفسك لأفضل الموسيقيين المتجولين في الأعمال التجارية. |
Ve bazen gece vakti etrafta dolaşıp Sokak satıcılarıyla konuşurdum ve bu LED ampüllerini almaya ne kadar ilgi gösterdiklerine bakardım. | TED | وفي الليل، كنت أذهب بالجوار أحيانًا وأتحدث مع الباعة المتجولين وأرى إن كانوا مهتمين بشراء هذه المصابيح. |
Sokaklar incik boncuk satan seyyar satıcılarla dolu ve insanlar oradan oraya koşturuyorlar. | TED | والشوارع ممتلئة بالباعة المتجولين وهم يبيعون الحلي. والناس تنتقل بصخب من مكان إلى آخر. |
Yozlaşma sokaklarda başlıyor küçük seyyar satıcılarıyla | Open Subtitles | بدايات فسادِ في الشوارعِ مَع الباعة المتجولين الصِغارِ. |
- İki Sokak ötede avareler vardı. - Burada daha fazla olabilir. | Open Subtitles | رأيت "المتجولين" على بعد شارعين، لربما يكون هناك المزيد هنا |
Gidelim hadi! Her yeri avareler sarmış. Acele edin! | Open Subtitles | لنرحل من هنا، يعج المكان بـ"المتجولين"، أسرع، يجب أن نرحل من هنا! |
İki yürüyüşçü aşırı sıcakta kalınca kurtarılmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | تم انقاذ اثنان من المتجولين بعد تعرضهم للحرارة |
Tek ihtiyacımız bir grup Sokak Sanatçısı. | Open Subtitles | كل ما نحتاجه هو مجموعة من المغنيين المتجولين. |
Evet, duraklarda bir çok Sokak müzisyeni var. | Open Subtitles | حسناً هناك العديد من الموسيقيين المتجولين في محطات متروم الانفاق |
Sadece Lagos'un sokaklarında koşuşturan organize olmuş Sokak satıcıları tarafından otobüs duraklarında ve trafik sıkışıklıklarında aperatif olarak satılır, ve 40 yıldır bu yolla satılıyor. | TED | إنها تباع فقط من قبل كتيبة من الباعة المتجولين الذين يدورون في شوارع لاغوس في محطات الحافلات وفي الاختناقات المرورية وتباع كوجبة خفيفة، وقد تم بيعها على هذا النحو لمدة 40 عام. |
- Sokak müzisyeni de ne? | Open Subtitles | ماذا تعني بالموسيقيين المتجولين ؟ |
Sahne aldığımda seyyar satıcıları ve fotoğrafçıları dışarı çıkarmanı istiyorum. | Open Subtitles | بينما أؤدي العرض أريد أن تبعد الباعة المتجولين وبائعو الصور عن الممرات |
seyyar satıcılarınla konuş, onlar halletsin. | Open Subtitles | تكلم مع باعة شارعك المتجولين و اجعلهم يعتنون به |
İmalatçılar, tedarikçiler, ve seyyar satıcılar hepsi yabancı. | Open Subtitles | مصنعين ، الموردون ، الباعة المتجولين.. كلهم أجانب. |
Son olarak nakiti piyasaya sürrüp seyyar satıcılardan geri alırız.. | Open Subtitles | الخطوة النهائية سوف نقوم المحراث النقد الذي نتلقاه من الباعة المتجولين.. |
Evin önündekiler, mübaşirler, seyyar satıcılar.. | Open Subtitles | الواجهة والمساعدين وحتى المتجولين على المسرح |
Buraya doğru gelirken birkaç tane yürüyüşçü gördüm. | Open Subtitles | وجدت بعض المتجولين في الطريق |
Bir kaç yürüyüşçü Gus'a ait mavi arabanın yolun bu tarafında terk edildiğini ihbar etti. | Open Subtitles | تلقينا مكالمة من مجموعة من المتجولين حول سيارة "إيكـو" زرقاء مهجورة بجانب الطريق (بأرقام لوحة سيارة (جاس |