"المحتضر" - Translation from Arabic to Turkish

    • ölen
        
    • ölmekte olan
        
    • ölüm döşeğindeki
        
    Kalpsiz oğlun neden hastanedeki ölen babasını görmeye gitmediğini öğrenmek için geldin demek. Open Subtitles إذاً ،جئت لرؤية ذلك الابن القاسي الذي لم يذهب للمستشفى لرؤية أبيه المحتضر
    Ve onu korumak için, ölen adam hepsini yuttu mezarına götürmek için. Open Subtitles ولحماية ما يحرسه، قام الرجل المحتضر بابتلاعه كاملا حاملا إياه إلى قبره.
    Planı başarıyla uygulandığında, ...ölen domuzdan geri kalanları pencereden aşağıya çekti, ...geriye yalnızca ahşap dübel ve balonun gerçeği açığa çıkaran parçası kalmıştı. Open Subtitles وتمت خطته القاتل سحب الخنزير المحتضر خارج النافذه وترك خلفه الوتد الخشبى
    Bir adam ölen bir kuşa bakar, ve cevapsız bir acıdan başka hiçbirşey düşünmez. Open Subtitles رجل واحد ينظرمثل الطائر المحتضر و يفكّر هناك لا شيء سوى الألم ولاجواب له
    Ve bu ölmekte olan canavarın inlemeleri bizim ilk özgürlük çığlığımız olacak. Open Subtitles وانين هذا الوحش المحتضر سوف تصبح اول صرخاتنا للحرية
    Şunu da bil ki, onu kimse ne kaçarken görmüş ne de ölen bir adamın çığlıklarını duymuş. Open Subtitles إعرف أيضا ذلك لا أحد إنشر مهاجم الهروب، ولا سمع نداءات الرجل المحتضر.
    Bu Nick'in, yakın zamandaki akciğer kanseri teşhisini gizli tutması için, ölen bir adama bir çanta dolusu parayı rüşvet olarak vermesini engellemedi. Open Subtitles وتجامع نجوم هوليوود مع بعضهم. هذا لم يوقف نيك من رشوة الرجل المحتضر مع حقيبة النقد للسكوت على الموضوع
    ölen hasta ben yanına gittiğimde hâlâ yaşıyor olmalı. Open Subtitles القاعدة الرابعة المريض المحتضر من الأفضل ألا يكون ميتاً عندما أصل
    Böylece, ölen bir yıldızın kalıntılarından bir Kara Delik doğuyordu. Open Subtitles ومن بقايا النجم المحتضر وُلد الثقب الأسود
    ölen dostunu ziyaret etmek için önemli işinden bir dakika ayrılamıyor. Open Subtitles وكل أنواع الفحوصات ..لا يترك عمله المهمّ ليزور صديقه المحتضر
    Hilda, ölen kuğu dansını yapacaksınız. Open Subtitles كى تؤديا رقصة الأوز المحتضر فى مسرحية أرامل الحرب
    Bencil bir adam hastaneye, ölen babasını görmeye gider yanına oturur ve söyleyecek bir şey bulamaz. Open Subtitles شخصٌ أناني يذهب إلى المستشفى ليرى أباه المحتضر يجلس بقربه، لا يستطيع التفكير بأي شيء لقوله لأبيه
    ölen babanın zamanı yoktur ama oğlunun vardır. Open Subtitles ،الأب المحتضر لا يملك الوقت لكن الابن لديه الوقت
    Şimdi takımınlayım ve onları ayıltmaya çalışıyorum ki ölen hastana yardım edebilsinler. Open Subtitles أنا هنا مع فريقك أحاول إعادة وعيهم إليهم كي يساعدوا في تشخيص مريضك المحتضر
    Şimdi de numara yapmasına gerek kalmadı ve erkek arkadaşıyla ölen kedilerine geri döndü! Open Subtitles والان انتهى من التظاهر وعاد الى صديقه وقطهم المحتضر
    ölen yıldızlardan kalan gaz gittikçe dağılıp gidecektir. Open Subtitles سيتناثر الغاز المنبعث من النجم المحتضر تدريجيًا
    Önce ölen hayvanını kolumda tuttum ve sallanan kuyruğunun dikleştiğini hissettim. Open Subtitles سأكون على ما يرام عندما أمسك بحيوانك الأليف المحتضر بيدي وأشعر باهتزاز ذيله يصبح قاسياً
    19. yüzyılda ölen birinin gördüğü son görüntünün retinada kalacağına inanılırdı, yanlış bir şekilde. Open Subtitles في القرن التاسع عشر زعم بشكل خاطئ بأن المشهد الأخير الذي تراه عين الشخص المحتضر يتم تعديلها في شبكة العين
    Bu ölen gözde kalan son görüntü ne olabilir? Open Subtitles ماذا ستكون الصورة الأخيرة التي تراها عين المحتضر ؟
    Kulübede gördüğümüz, ölmekte olan adamı unuttunuz mu? Open Subtitles حسناً, أنت تذكر ذلك الرجل المحتضر الذي رأيناه في الكوخ؟
    "ölüm döşeğindeki adam aniden iki yumruğu üzerinde doğruldu... ve korku içindeki çocuklarına yıldırım gibi bir bakış fırlattı. Open Subtitles رفع الرجل المحتضر راسه لأعلى وألقى على أطفاله نظرة ثاقبة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more