Orada bir sürü ölü, doldurulmuş şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء الميتة المحنطة هناك |
Bilmiyorum. Bürosunda bir sürü doldurulmuş kafa var. | Open Subtitles | لا أدري، فلديه الكثير من الرؤوس المحنطة بمكتبه |
Kendimi şu doldurulmuş yaratıklarla konuşurken buluyorum. | Open Subtitles | أجد نفسي أحياناً أتحدث مع هذه المخلوقات المحنطة |
Ama altı ay sonra mumyalanmış cesedini bordum katı merdivenlerinde bulduklarında, çocuklara ne diyeceğiz? | Open Subtitles | لكن بعد ستة أشهر من الآن بعد أن يجدوا جثتها المحنطة في آخر سلالم القبو ماذا سأقول للأطفال؟ |
Ve mumyalanmış cesedi Midas'ın çektiğinden daha çok insan çekecek. | Open Subtitles | وجثته المحنطة ستكون أكثر فائدة لنا من (ميداس) أكثر بكثير |
Bizim mumyalanmış gelin, adli tıp denizine atılmış. | Open Subtitles | حللت الأدلة الشرعية على عروستنا المحنطة |
doldurulmuş hayvanları az önce dalma tankının yanına taşıdım. | Open Subtitles | كنت مجرد نقل الحيوانات المحنطة أقرب إلى خزان دونك، |
doldurulmuş hayvan odasında. | Open Subtitles | . فى الغرفة من الحيوانات المحنطة |
Dünyanın tek doldurulmuş tavuğu. | Open Subtitles | الدجاجة المحنطة الوحيدة في العالم. |
doldurulmuş Hayvan Müzesi'ne hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم في متحف الحيوانات المحنطة. |
Asıl suçlu doldurulmuş Hayvan Müzesi'nde ki bu psikopat! | Open Subtitles | هذا المجنون من متحف الحيوانات المحنطة هو مجرم حقيقي ! |
mumyalanmış kalıntıların içine sıkıştırılmıştı. | Open Subtitles | كان مطوي بداخل البقايا المحنطة. |