Planlanan çıkartmadan yalnızca üç gün önce herhangi bir Amerikan müdahalesi ihtimalini reddetti. | Open Subtitles | قبل ثلاثة أيام فقط ،من الغزو المخطط له نفى كينيدي أي إمكانية للتدخل الأمريكي |
Buranın Planlanan tek hedef olduğuna emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد بأنه هذا هو الهجوم الوحيد المخطط له هنا؟ |
DG: İsrail'e git. Anlıyorsun, İsrail'e git. Bir alışveriş merkezi patlar, ve sonra herkes üzülür, ve bir buçuk saat sonra -- en azından ben oradayken, alışveriş merkezinden 50 metre uzaktayken patladığında -- otelime geri döndüm ve önceden Planlanan düğün hala devam ediyordu. | TED | دان: حسناً، أذهب الى إسرائيل. تعرف، أذهب الى إسرائيل. وينفجر متجر، وعندها يغضب الجميع لذلك، وبعد ساعة ونصف لاحقاً -- على الأقل حينما كنت هناك، كنت على بعد 150 قدماً من متجر عندما أنفجر -- رجعت الى فندقي وكان حفل العرس المخطط له ما يزال قائماً. |
Daha planladığımız o büyük şey var. | Open Subtitles | حصلنا على الشيء الكبير المخطط له |
Daha planladığımız o büyük şey var. | Open Subtitles | حصلنا على الشيء الكبير المخطط له |
Bilinmeyeni denediğinizde, bazı şeyler planlandığı gibi gitmeyecek. | TED | وعندما تخوضون في المجهول، لابد لأمر ما ألا يسير وفق المخطط له. |
Bekleyin. Bekleyin. Siz planlandığı gibi gelin lütfen. | Open Subtitles | تعال في الوقت المخطط له حسنًا رائع ، شكرًا لك |
Planlanan seyirde; | Open Subtitles | على المسار المخطط له" "... |
Rude ve diğerleri, planlandığı gibi devam edin. | Open Subtitles | ا "رود" و الآخرون ، يترأس مباشرة على النحو المخطط له |
Bu, planlandığı gibi gerçekleşebilir. | Open Subtitles | وقد يتم ذلك على النحو المخطط له. |