Şikago Sergisi'nin, Amerikalıların hayal gücünde bıraktığı izlenim hafızalardan silinmeyecekti. | Open Subtitles | ان معرض شيكاغو كان له تأثير عظيم علي المخيلة الامريكيه |
Tabii bu uygulamalar hayal ettiğiniz kadar ilerleyebilir. | TED | بالطبع، التطبيقات تتقدم أينما تذهب المخيلة. |
Metaforlar, hayal gücü ve duyularla düşünür. | TED | الأسلوب المجازي يعتمد على الصور و المخيلة. |
Butler için hayal gücü sadece bilim kurgunun temelini atmak için değil aynı zamanda adaletsiz dünyada hayatta kalmak için bir stratejiydi. | TED | لبتلر لم تكن المخيلة محضَ مصدرٍ لقصص الخيال العلمي بل أيضًا وسيلةً للنجاة في عالمٍ غير عادل بطريقتها الخاصة. |
Belki hayal gücüm çok kuvvetli olmadığındandır. | Open Subtitles | ربما يعود ذلك إلى أنني لست واسعة المخيلة |
Pentagon'daki dostlarına, hayal gücüm olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبر زملائك في وزارة الدفاع بأني لا أملك هذه المخيلة |
Babam bazı şeyleri hayal gücüne bırakmanın çok daha güzel olduğunu söyler. | Open Subtitles | إن والدي يقول أن بعض الأشياء من الأفضل لها أن تبقى في المخيلة. |
Bir kaç aşırı hayal gücüne dayanarak, bunu mahvetmeyeceğim. | Open Subtitles | لن ألغيه بناءاً على المخيلة الخصبة لرجلين |
Öyle bir şey yapacak kadar hayal güçleri yok onların. | Open Subtitles | ليس لديهم المخيلة الواسعة لعمل هذه الحركة |
Tüm bunları hayal gücünle mi yarattın? | Open Subtitles | هل كل الرجال في هذه البلدة بهاته المخيلة الخصبة؟ |
Fiziksel dünyayı anlamanın önündeki engelleri aşmak için hayal gücünü keşfedenler. | Open Subtitles | لاستكشاف المخيلة ما له حدود لاسكشتافه في العالم المادي |
Ancak böylesi bir hayal gücü ve maharetle tasvir edilen güzelliğin her şeyden önemlisi krala layık olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | لكن حين نصف الجمال بهذه المخيلة اذاً فنها، رغم كل شيء، يستحق كونه للملك |
- İçi boş orasının. - hayal gücünden yoksunsun. | Open Subtitles | الجدار خال تماما أنت تفتقر إلى سعة المخيلة |
Çünkü ben olmasaydım, huysuz, hayal gücü olmayan, berbat bir kubbede boktan senaryolar yazmaya devam ediyor olurdun, seni yaşlı piç. | Open Subtitles | لأنه لولاي لبقيت هناك تكتب نصوصاً فاشلة تحت قبة يتسرب منها الماء أيها الوغد المسن سيىء الطباع وعديم المخيلة. |
hayal gücü iyidir, güzeldir ama kitaplar ya da sanal eğlence için, gerçek hayat için değil. | Open Subtitles | المخيلة حسنة وجيدة لكتب الأطفال أو الترفيه الرقمي، لكن هذه حياة واقعية. |
Çatı odanız ve şu güzel yaşlı kiraz ağacı hayal gücünü beslemek için öyle güzel bir ortam yaratıyor ki! | Open Subtitles | لكن الغرفة القابعة بالأعالي وشجرة التوت الجميلة تبعثان على سعة المخيلة |
Üçüncüsü, Sırplarla Arnavutların benzer endişelerine cevap verebilecek kurumları tasarlamadaki hayal gücü eksikliği. | TED | والثالث .. هو نقص المخيلة عندما يأتي الامر للتنظيم المؤسساتي والذي يمكن ان يهتم بالاهتمامات الصربية والالبانية على حد سواء |
Samuel Taylor Coleridge: Yazılarımda gerçeğin benzerini iletmeye çalışıyorum. hayal gücünün bu gölgelerine üretmek için, şüphenin istemli olarak uzaklaştırılması bir anlığına şiire karşı bir inanç oluşturur. | TED | حين قال: أحاول ان انقل ما يشبه الحقيقة في كتاباتي كي أحقق ل ظلال المخيلة إيقافاً إرادياً للشك هذا ، لبرهة من الزمن، يؤلف الإيمان الشعري. |
Ama fMRI araştırmalarından biliyoruz ki halüsinasyonlar, beynimizde hayal kurduğumuzda çalışan yerleri değil görmek için kullanılan yerleri harekete geçiriyor. | TED | ولكننا نعرف من خلال فحوصات الرنين المغناطيسي الوظيفي أن تلك الهلوسات تُفعِّل نفس المناطق الدماغية مثل الرؤية، وهي مناطق لا تقوم المخيلة بتحفيزها. |
Bu lensler aracılığıyla hatalara, fikir değişikliklerine, toyluklara, sansürsüz düşüncelere, insanın hayal gücünün kusurlarına tanıklık ediyoruz. Ki bu kutsallaşmış eşyaları ve onların yazarlarını daha gerçekçi kılarak tarihi bize daha yakın bir hale sokuyor. | TED | من خلال تلك العدسات شهدنا الأخطاء وتغييرات الرأي السذاجة، الأفكار غير الخاضعة للرقابة قصور المخيلة البشرية التي تسمح لهذه الموضوعات المقدسة ولكتابها أن تصبح أكثر واقعية، وتجعل التاريخ أقرب إلينا. |