| Bana, bu yeni ilaçtan bahsettiğinde bende inanılmaz bir şekilde üzerine atladım. | Open Subtitles | عندما أخبرني عن هذا العقار الجديد المذهل تناولته و كان بالفعل مذهلاً |
| Öncelikler yerli yerinde oldu mu, üstün bir zeka neleri başarabiliyor inanılmaz. | Open Subtitles | لمن المذهل لما يمكن لموهوبٍ أن ينجزه عندما تكون الأفضلية بالترتيب. حسناً. |
| Bu gece için bu muhteşem ziyafeti bize senatör sağladı. | Open Subtitles | كيف حالك؟ النائب هو المسئول عن اعداد الطاعم المذهل اليوم |
| İşin bir kısmı da teknolojinin sunduğu muhteşem olanaklar, herşeyi yapabileceğimizi biliyoruz. | TED | وجزءا من هذا هو التوافر المذهل التكنولوجيا ، مع العلم أننا يمكننا أن نفعل أي شيء. |
| Ne büyük bir değişim. Bir mektubun bunları yapması harika bir şey. | Open Subtitles | هذا تغيير كبير ، من المذهل أن تفعل رسالة واحدة كل ذلك |
| Bu harika fabrikanı gösterdiğin için de teşekkür ederim, dostum. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً لك يا صديقي على عرضك لي مصنعك المذهل |
| Bu kısa videoda bana şaşırtıcı gelen bu videoyuyu çekerken Karess'in yurttaşlık hakları hareketi tarihini nasıl anladığı ama onla sınırlı kalmadığını göstermesi. | TED | المذهل في هذا المقطع هو او نحن نلتقط، ظهر أن كاريس كانت تفهم تاريخ حركة الحقوق المدنية و لكنها لم تكن مقيدة بها. |
| Ama en inanılmaz etki kızlar üzerinde oluyor. | TED | ولكن المذهل أكثر هو التأثير على الفتيات. |
| Bulduğum inanılmaz şey, bir liderin kararlılığı olmadan hiçbir şeyin büyük bir çapta değiştirilemeyeceği. | TED | الأمر المذهل الذي وجدته أن لاشيء يتغير على المستوى الضخم دونما إصرار من قائد. |
| Şimdi, bu inanılmaz gibi geliyor, Bir keresinde bir Papuan adamıyla tanıştım, ve ona bunun | TED | كما هو من المذهل سماع هذا، فإني قابلت مرة مواطن غيني، وسألته هل من الممكن أن يكون هذا صحيحاً. |
| İşlemcinin içinde inanılmaz bir karmaşıklık ve hafızanın içinde inanılmaz bir düzenlilik vardır. | TED | هناك تعقيد مذهل في المعالج، وهذا الانتظام المذهل في الذاكرة. |
| İnanılmaz olan da bu zaten, böyle şeyler yapabilmemiz. | TED | لذلك الشيء المذهل ،أننا كنا قادرين على القيام بذلك العمل. |
| Ve kafadanbacaklıların gözleriyle, o muhteşem gözleriyle, ışığa bakmaları, desenlere bakmaları, etrafındakileri hissetmesi büyüleyici. | TED | و من المذهل كيف أن الرأسقدميات بأعينها الرائعة، تستشعر ما يحيط بها تنظر الى الأضواء، تنظر الى الأشكال |
| bu üstel gelişimin ne kadar düzgün bir trendi olduğunu görmek çok muhteşem. | TED | إنه من المذهل حقا الإنسياب في العملية الأسية تلك. |
| Konuşma! Dünyanın, neredeyse en muhteşem, bu zaferi hakkında neler söylemek istersin? | Open Subtitles | ماذا تريد أن تخبر العالم بخصوص هذا الأنتصار المذهل الوشيك؟ |
| Foster Prentiss, namı- diğer harika Gizem böyle bir yeteneğe sahip değil. | Open Subtitles | فوستر برينتيس , الغامض المذهل , لا يملك أيا من هذه المهارات |
| Onun bu kadar çabuk ortak olması ne kadar harika. | Open Subtitles | إنه لمن المذهل كيف وصلت إلى منصب الشريك بهذه السرعة |
| Bu akşam bu kadar çeşit insanı bir arada görmek harika birşey. | Open Subtitles | حسنٌ، من المذهل رؤية أصنافٌ مختلفة من النّاس ، هنا هذه الليلة |
| şaşırtıcı olan ise yalnızca yüzleri tanıma zarar görmüştür. Onun dışında her şey yolundadır. | TED | الأمر المذهل هو أنّ التعرّف على الوجوه فقط يتعطّل بينما بقية الوظائف بخير. |
| Daviana hakkında şaşırtıcı olan şey ise her hafta zamanını hiç tanımadığı insanlara ayırmasıdır. Bu insanlar onun ne çevresinde, bölgesinde hatta ülkesinde bile değiller -- belki de hiç tanışmayacaklar. | TED | المذهل في دافينيا. إنها مستعدة أن تبذل جهد كل أسبوع. لتساعد أناس غرباء: أناس ليس لها بهم علاقة، ليسوا جيرانها ولا مدينتها ولا حتى في بلدها. أناس غالبا لم تقابلهم قط. |
| Bunlardan biri çevremizdeki hayvanların olağanüstü sosyal karmaşıklığıdır ve bugün size hayvanların karmaşıklıkları hakkında birkaç şey anlatmak istiyorum. | TED | و أحدها هو التعقيد الإجتماعي المذهل للحيوانات من حولنا، و اليوم أريد أن أخبركم ببعض القصص عن التعقيد الحيوانات. |
| Standford grubunun bu müthiş robotu tasarlarken geliştirdiği yeni yapışkan sayesinde artık diğer yüzeylerde de gezebiliyor. | TED | والآن يمكنه العمل على أسطح أخرى بسبب اللاصق الجديد الذي تمكنت مجموعة ستانفورد من صنعه لتصميم هذا الروبوت المذهل |
| Ama üzülmeyin, bütün günümü sizin garantinize güvenerek mükemmel geçirdim. | Open Subtitles | لا تقلق، تمتّعتُ بامضائي اليوم بأسره مع فريقكَ المذهل |
| Babamın gerçekçi dizi vizyonuna bu kadar çabuk ihanet etmesi hayret vericiydi. | Open Subtitles | كان من المذهل مدى السرعة التي خان بها والدي رؤيته للبرنامج الواقعي |
| İnsanların stres altında neler yapabildiği ne kadar ilginç. Piramitlere bir bakın. | Open Subtitles | من المذهل ما يمكن للناس فعله تحت تأثير الإرهاق، انظروا إلى الأهرامات |