Yalan söyleyemeyen birinin muhabir olmak istemesi boş bir hayal mi? | Open Subtitles | هل امتهان المراسلة حلم لا مستقبل له لمن لا يستطيع الكذب؟ |
Sizi rahatsız ediyorum ama görüşmeyi yapacak kişiler arasında muhabir Song Cha Ok da var mı? | Open Subtitles | انتظري أنا آسفة لطرحي هذا ولكن هل المراسلة تشا سونج أوك واحدة من الحكام؟ |
Heather Holloway şehirdeki tek gazeteci değil. | Open Subtitles | هذر هولواي ليست المراسلة الوحيدة في البلدة. |
Buna mesaj atmak, aramak, imza vermek ve araba almak dahildir. | Open Subtitles | و هذا يعني المراسلة, الإتصال, إرسال الملبوسات, شراء السيارات |
Tamam artık, cidden mesajlaşma konusunda kendini geliştirmelisin. | Open Subtitles | المغازلة حسنا , جديا يجب ان تغير رأيك بشان المراسلة |
Kalanlardan en iyi adamı seç ve muhabiri takip ettir. | Open Subtitles | اختار أفضل رجل من بين الذين يبقون ليتبعوا المراسلة |
muhabir biraz bir şeyler açıklardı ama para ve itibar konusunda aslan payını o alırdı ve bir de üstüne üstlük harika bir işi olurdu. | Open Subtitles | هذه الفتاة المراسلة كانت ستدفع بعض المال القليل ولكنها كانت ستحظى بنصيب ألآسد من ألآمتنان , ومرتب مضاعف خمس مرات و وظيفة جديدة فى ألآخبار |
Adamımızın bir muhabir ile gitmesine müsaade mi edelim? | Open Subtitles | ماذا تقترح أن نفعل؟ نترك هذه المراسلة تهرب مع أحد جنودنا العالميين |
O muhabir kız okuldaydı bugün. | Open Subtitles | تلك البنت المراسلة كَانتْ في المدرسة اليوم |
Çünkü onu nasıl bulduklarını ben biliyorum, bilen tek muhabir benim. | Open Subtitles | لأني أعرف كيف وجدوها وأَنا المراسلة الوحيدة التي تعلم |
Neden o muhabir bana cevap verebileceğim başka birşey sormadı ki sanki | Open Subtitles | لماذا لم تسألني تلك المراسلة سؤال أستطيع الإجابة عليه |
Beklediğimiz muhabir siz olmalısınız. | Open Subtitles | لذا , لا بد انك المراسلة التى كنا نتوقعها |
Ve gazeteci hapiste ve konuşmuyor. Bir şekilde ilerlemeliyiz. | Open Subtitles | حتى أن المراسلة بالسجن لا تريد الحديث ونحن نركز على أن نعرف مصدر التسرب |
gazeteci buraya geldiğinde medya ile ilişkiler konusunda koyduğum kurallara uymamız hayati derecede önemli. | Open Subtitles | عندما تصبح المراسلة هنا سيكون من الأدب إتباع أوامري حول التعامل بأجهزة الاعلام |
En azından ona hakaret ederken mesaj yazmayı bırakabilirsin. | Open Subtitles | على الأقل, توقفي عن المراسلة حينما تهنيه، |
İnsanların şu mesaj oyunlarından iyice usandım. | Open Subtitles | أتعلمي ماذا ؟ لقد سئمتُ قليلاً من هؤلاء الأشخاص الذين يمارسون لعبتهم عن . طريق المراسلة بالرسائل |
Telefon talep edebilirler. Posta veya mesajlaşma hizmetleri mevcut. | Open Subtitles | هناك أمر الأستشارات بالهاتف، المراسلة بأستخدام البريد، |
Vs.vs.vs. Yerel polisler sadece muhabiri arıyor. | Open Subtitles | إنها فقط الشرطة المحلية تبحث عن المراسلة |
Polly ile o gazeteciye eteğindeki taşları dökeceğin üzerine bahse girdim. | Open Subtitles | راهنت بولي أنت ستفشي السر إلى تلك المراسلة. |
Ve son olarak Uzay Doğulu muhabirimiz Tricia Takanawa yaklaşan Rönesans Festivali'ndeki bir adamla röportaj yapacak. | Open Subtitles | واخيرا نذهب الى المراسلة الاسيوية تريسيا ياكناو في مقابلة رجل من معرض عصر النهضة |
Seninle çok gurur duyuyorum... benim küçük muhabirim. | Open Subtitles | أنا فخورة بك عزيزتي المراسلة الصغيرة |
- mesaj atmayı bırak! | Open Subtitles | هل انت مجنون ؟ توقّف عن المراسلة بهاتفك |
Buna minnettarım. Aslında sizin gibi gayretli bir muhabirin, | Open Subtitles | أنا أقدر ذلك، في الحقيقة، كنت آمل، كونك المراسلة الدؤوبة التي أنت عليها... |
- Gazeteciyi sağlam vurur, bu da üçüncü cinayeti olur. | Open Subtitles | أنه اصطدم بتلك المراسلة بقوة، تلك هي جريمته الثالثة. |
Çiş yapmak ve Mesajlaşmak konusunda gerçekten uyarı koymalılar. | Open Subtitles | عليهم أن يضعوا تحذيرات بشأن المراسلة والتبول |
Yazışmaların konusu, çoğunlukla tarihi şehir, hayalet kasaba ve eski madenler. | Open Subtitles | المراسلة كَانتْ في الغالب حول المواقع التأريخية، مدن الأشباح، ألغام قديمة. |