"المرجح" - Translation from Arabic to Turkish

    • Muhtemelen
        
    • büyük
        
    • olası
        
    • muhtemel
        
    • yüksek
        
    • mümkün
        
    Gündelik işlerde Muhtemelen düşük doğruluk ve düşük kesinlik oranıyla işlerinizi halledersiniz. TED من المرجح أن تتدبر أمرك في حياتك اليومية بدقة أو إحكام أقل
    Muhtemelen salata yüzünden ishal olmuş kızgın bir müşteri yapmıştır. Open Subtitles من المرجح أنه زبون غاضب أصيب بالإسهال من بوفيه السلطات
    Garcia, saplantısının derinliğine bakılırsa Muhtemelen bu hastalığın en çok görülen cinsinden. Open Subtitles غارسيا,لأن هوسه شديد جدا فمن المرجح انه مصاب بالدرجة الشديدة من المرض
    Erkek ne kadar büyük olur, ne kadar fazla kükrerse, kazanması mümkün olur. Open Subtitles كلما كان الذكر أكبر ، وأعلى هديراً كلما كان من المرجح أن يفوز.
    Görülmemizin pek olası olmadığı bir yer seçtiğim için mı? Open Subtitles ذلك لأنني اخترت موقعاً حيث لم يكن من المرجح رؤيتنا
    Bu dünyaya beş kez oldu bu arada. Bundan dolayı bir gün muhtemel olarak insan türü dünyadan tamamen yok olacaktır. TED وبالمناسبة، هذا حدث خمس مرات على سطح الكرة الأرضية، ولذلك من المرجح جدًا أن النوع الإنساني على الأرض سينقرض يوماً ما.
    Konu mahkemeye taşınırsa yüksek ihtimalle sizin kararınızı kabul ederler. Open Subtitles تحال القضية الى المحكمة من المرجح ان تكون نفس قرارك
    Bu yangın alarmı Muhtemelen günün en heyecan verici şeyi olacak. Open Subtitles من المرجح أن إنذار الحريق هو أكثر الأشياء إثارة لهذا اليوم
    Haritada onun Muhtemelen seçim çalışmalarından dolayı Amerika'ya odaklandığını, fakat Orta Doğu'da da bir miktar bulunduğu görülüyor. TED ستلاحظون أنه يركز على أمريكا لأنه من المرجح أنه في الحملة الإنتخابية، لكن القليل من الحركة هنا في الشرق الأوسط.
    Bu birkaç gün içerisinde internette yerini alacak, Muhtemelen gelecek Salı gününe. TED سيكون متاحاً على الإنترنت بعد بضعة أيام، من المرجح الثلاثاء القادم.
    Muhtemelen okulda başarısını etkileyecek, iş olanaklarını daraltacak ve sosyal olarak da dışlanacak. TED من المرجح أن أداءه في المدرسة سيكون رديئا، وستكون له فرص منخفظة في نيل عمل جيد، وسيعاني من النبذ الاجتماعي.
    Çoğunluğun sarı toplar olduğu kutudan art arda üç mavi topu [Muhtemelen] çekemezsiniz. TED من المرجح أن لا تسحبوا بشكل عشوائي 3 كرات زرقاء على التوالي من الصندوق أغلب كراته صفراء.
    'Sanırım, Muhtemelen, olasılıkla' gibi kelimeler haber kaynağının dikkatli olduğu ya da daha kötüsü tahminde bulunduğunu gösterir. TED كلماتٌ مثل: أعتقد، من المرجح أو في الغالب تعني أن المذيع يحاول أن يكون حذرًا أو حتى أسوأ من ذلك، قد يكون يخمن.
    Muhtemelen şu anda, bu videoyu izlerken oturuyorsunuz. Oturma; kısa süreli olduğunda sorun yaratmayabilir ancak TED من المرجح أنك تشاهد هذا الفيديو وأنت جالس وبقاءك جالسًا بضع دقائق لمشاهدته هو أمر لا بأس منه
    Özel bir şey olacaklarını asla tahmin edemezdiniz. Ve o belalı asteroid olmasaydı Muhtemelen olmayacaklardı da. TED لن تتخيل أبداً أنه يمكن أن تكون لها فوائد مميزة، ومن المرجح أيضا عكس ذلك، إن لم تكن لأجل الكويكب المزعج.
    Yaptılarsa, Muhtemelen Ground Zero da tam ordaydı TED اذا كان كذلك، لكان من المرجح ذلك في نقطة الصفر.
    Muhtemelen çoğunuz, CO2'yi bir kirletici olarak biliyorsunuz. TED من المرجح أن معضكم يظن أن ثنائي أكسيد الكربون ملوِّث.
    Bu şekilde yaşamaya devam ederse, büyük ihtimalle tekrar yataklara düşecek. Open Subtitles من المرجح أن يسقط مريضا ثانية, إذا تابع ايقاع حياته السريع
    büyük bir ihtimal dediklerini yanlış duymuşumdur, onlar da benim dediğimi yanlış duymuştur. Open Subtitles لذا من المرجح انني أخطأت في سماع كلامهم وهم أخطأوا في سماع كلامي
    Soru ise: Bu yapmaları ne kadar olası ve yaparlarsa da nasıl yapıyorlar? TED السؤال المفترض: كيف من المرجح أن يحدث ذلك، وإذا ما حدث، فكيف حدث ذلك؟
    En başarılı işletilen balıkçılıkla bile, gelecekte okyanustan bugün aldığımız balıktan daha fazlasını alabileceğimiz olası değil. TED ومن غير المرجح في أفضل مناطق الصيد تنظيماً أننا سنتمكن من أن نصطاد كميات أسماك أكبر مما نصطاده اليوم.
    Evet, ölebilirsin fakat hepimizin öleceği de kuvvetle muhtemel değil mi? Open Subtitles أجل، من الممكن أن تموت لكنه من المرجح أن يموت جميعنا
    Önümüzdeki on yıllık zaman dilimlerinde, eğer bir şey 10 milyondan fazla insanın hayatına son verirse, bu bir savaştan çok yüksek derecede hızlı yayılabilen bir virüs olur. TED إذا كان أي شيء سيقتل أكثر من 10 ملايين شخص في العقود القليلة القادمة، فمن المرجح أن يكون فيروس شديد العدوى وليس الحرب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more