korkunç ve sürekli devam eden bir rüya halinde yaşıyor gibiydim. | Open Subtitles | و كنت نوعاً ما أحيا فى حالة دائمة من الأحلام المروعة |
İnsanların bana ne kadar korkunç şeyler yaptığımı söylediği yetmiyormuş gibi... | Open Subtitles | كان حديث الناس عن الأشياء المروعة التي قمت بها سيئاً كفاية |
Dinleyin! Korkarım bu korkunç krizin sadece bir çözümü var: | Open Subtitles | استمعوا إلى، أخشى أنه يوجد حل واحد لهذه الأزمة المروعة |
Sadece büyük bir timsah böyle bir korkunç bir yaralanmaya neden olabilirdi | Open Subtitles | فقط تمساح ضخم هو القادر علي التسبب في مثل هذه الإصابة المروعة |
Dışarı çıkabilirsin olmuş olan o dehşet verici şeylerin üstüne kapıyı kapatabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك ببساطة أن تخرج وتغلق الباب على كل الأشياء المروعة التي حدثت |
Bu, çocuklara iğrenç şeyler yapan adam mı? | Open Subtitles | الرجل الذي فعل كل تلك الأشياء المروعة إلى المراهقين؟ |
Senin, dört erkekle birlikte aynı evde yaşadığına dair korkunç bir dedikodu. | Open Subtitles | آي الشائعات المروعة انكِ تعيشين في نفس المنزل مع 4 رجال آخرين |
Aynen hakkımda söylediğin o korkunç şeyler gibi ve onlar gerçek hislerin değildir. | Open Subtitles | ،مثل كل تلك الأشياء المروعة التي قلتيها عني .ليس هذا ماتشعرين به حقا |
Büyüleyiciler. Ne kadar korkunç olduklarını hayal etmek yerine, onlarla tanış. | Open Subtitles | هم رائعون، قابليهم بدلا من أن تتخيلي هذه الأشياء المروعة عنهم |
Senle ve senin arkadaşlarınla ilgili yazdığı korkunç yazıların hepsini okudum. | Open Subtitles | انا اعني، لقد كتب كل هذه المقالات المروعة عنكِ وعن اصدقائك |
Müvekkillerimin bu vahşi ve korkunç suçla hiçbir ilgileri yoktur. | Open Subtitles | موكلاي ليس لهما اي علاقة بالعنف ، وهذه الجريمة المروعة |
Burada görmek istediğiniz şey anlattığı korkunç olaylar ve onun çok ama çok soğukkanlı tavrı arasındaki inanılmaz bir tutarsızlık. | TED | ما ترغب في بحثه هنا هو تناقض لا يصدق بين الأحداث المروعة التي تصفها وتصرفاتها الباردة جدا. |
Ben bir psikolog değilim ve korkunç hikâyeleri kaynaklı ikincil travma sonrası stres bozukluğu yaşadım. | TED | أنا لست طبيبة نفسانية، وقد واجهت اضطراب ما بعد الصدمة الثانوي من قصصهن المروعة. |
Bu şekilde korkunç suçları işlediğinizi biliyorsanız nasıl kendinizle barışık olabilirsiniz? | TED | كيف يمكن أن تعيش مع نفسك إذا كنت تعرف أنك إرتكبت هذة الجرائم المروعة ؟ |
Hayat bu. Bir sürü korkunç şeyi izlemek zorundayız. | Open Subtitles | هذه هي الحياة عليك مشاهده الكثير من الأمور المروعة |
Öğrendim ki, Encantadas'da bana gösterdiği şey korkunç, kaçınılmaz gerçekti. | Open Subtitles | ما جعلنى أراه على الجزر المسحورة كان الحقيقة المروعة التى لا مفر منها |
O kadar korkunç ki söylemeye cesaretim yok. | Open Subtitles | المروعة لذلك، وأنا نادرا يجرؤ تعطيه الكلام. |
Kız arkadaşı hakkındaki korkunç hikayeyi duydunuz. | Open Subtitles | قد سمعت تلك القصة المروعة عن صديقته و الراقص |
üst kademeler, aşağıdan gelen korkunç ayaklanmanın ıstırabını çekerken az kalsın Fransa ordusunu çağıracaktınız. | Open Subtitles | حيث عانت القيادة العليا من الانتفاضات المروعة من المراتب الدُنيا. |
bu dehşet verici gerçekleri ilk öğrendiğimde 20'li yaşların ortasında akademisyendim ve içimdeki bilim insanı neden ve nasıl diye sormamı istedi. | TED | حسنا، كنت أستاذةً في منتصف العشرينات عندما سمعت لأول مرة هذه الحقائق المروعة وذالك العالم الصغير داخلي يريد أن يعرف لماذا وكيف. |
Bu iğrenç detayları daha konuşsak? | Open Subtitles | هل أستطيع أن أطلعك على التفاصيل المروعة لاحقا |
Adalet sistemi bugün öğrencilerin süper suçlular tarafından saldırıya uğramasında şok edici bir şekilde Örümcek Adam'ın tarafının tutulmasını talep etti. | Open Subtitles | في الخيانة المروعة لنظام العادلة سبايدر مان قاد اقوى المجرمين للهجوم على مدرسة اطفال بريئة |
Son zamanlarda korkutucu mailler alıyorum. | Open Subtitles | أنا أتلقى مؤخرا هذه الرسائل الإلكترونية المروعة |