Yeni bir işe girerken, yeni bir kimliğe bürünmenin avantajları vardır. | Open Subtitles | هناك الكثير من المزايا لانتحال هوية جديدة عند البدء بوظيفة جديدة |
Küçük ve büyük ölçeğin ... ...karşılaştırmalı avantajları hakkında ... ... tarafsız bir şekilde düşünmemiz gerekir. | TED | ونحن بحاجة لتفكير مُعمّقٍ حول المزايا النسبيّة للنّطاق الصغيرة والنّطاق الكبير. |
Rebreather'ın üç ana avantajı vardır. | TED | حسناً، هناك العديد من المزايا لنظام إعادة التنفس. |
Ek dilleri ne zaman öğrendiğinizden bağımsız olarak, çok dil bilen birisi olmak beyninize dikkate değer avantajlar sunar. | TED | لكن بغضِّ النّظرعن اكتسابك للغاتٍ إضافيّة، فكونك متعدد اللغات يُعطي دماغك بعض المزايا الاستثنائيّة |
Ve tipik olarak canlı olan kurumlar ve yüksek gücü olanlar bir anlamda bunları bir erdem listesi olarak tanımlarlar. | Open Subtitles | وعادة بالمؤسسات التي تكون حيوية ولديها الكثير من القوة وسوف يحدد هذا الدور بشكل ما مثل قائمة من المزايا |
- Konuş. Yolcu otobüsleri birkaç özel avantaj sunuyorlar. | Open Subtitles | تقدّم حافلات المسافرين بعض المزايا الفريدة. |
Asil kalbini zenginleştir ve ona tüm muhteşem erdemleri ihsan et. | Open Subtitles | أغْنْ قلبه النبيل و امنحه كل المزايا الأميرية |
Bu bir devlet sözleşmesi tüm faydaları içerir. | Open Subtitles | هذا عقد حكومي, والذي يعني كافة انواع المزايا. |
Bu planlanmayan hamileliğimin birkaç avantajından biri. | Open Subtitles | انها واحدة من المزايا القليلة من حملي الغير مخطط له |
İşin avantajlarından biri şu ki ilk yılında evrakların içinde boğulmayacaksın. | Open Subtitles | اذاَ، أحد المزايا كما تعلمين، لن تكونى.. مدفونة فى الاعمال الورقية فى أول عام لكِ |
Gördün mü, Jennings? Hasta listesinde olmanın bazı avantajları da varmış. | Open Subtitles | أترى , هناك بعض المزايا بالتواجد فى قائمة المرضى |
Uzaylı olmanın avantajları var. | Open Subtitles | هناك العديد من المزايا الجيدة بعد ان اصبحت بجانبي |
Ve bence kapitalizmin büyük avantajları var ve son derece suistimal edilebilir de,biz her iki yönünü de gördük. | Open Subtitles | و أعتقد بأن الرأسماليّة تمتلك أعظم المزايا و أظنّ إنّه باﻹمكان إساءة استخدامها بصراحة، فلقد رأينا كِلا وجهيها |
Size yakın olan biriyle antrenman yapmanın avantajları vardır. | Open Subtitles | هناك بعض المزايا عند التدريب مع شخص قريب لك |
Evet ve dostluğumuzun da bazı avantajları olacağını umuyorum. | Open Subtitles | نعم, و انا اعتقد ان صداقتنا سوف يكون لها بعض المزايا |
-Eminim bu durumun bazı avantajları vardır, mesela belki yüzme gibi. | Open Subtitles | أنا متاكده من أن هناك بعض المزايا من ذلك، مثل مثلاً السباحـة. |
Sayıca azınlıkta olmalarına rağmen, kendilerine gereken avantajı sağlamak için teknolojik üstünlüklerine güvendiler. | Open Subtitles | على الرغم من تفوقهم الكبير في العدد ، فإنهم إعتمدوا على تفوقهم التقني لمنحهم المزايا المطلوبة |
Düşmanlarınız elinden gelen her türlü avantajı bulacaktır. | Open Subtitles | سوف أعدائك تسعى من أي وجميع المزايا التي يمكن. |
Sanırım kraliyet ailesinden olmanın getirdiği bazı güzel avantajlar var. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك العديد من المزايا الرائعة التي تحصل عيها عندما تكون ملكياً |
Bu da zinanın ara sıra size avantajlar sağladığını gösteriyor. | Open Subtitles | مّما يثبت بأن الدعارة توفّر لك بعض المزايا الإيجابيّة |
Bize bir erdem listesi verirler bir tür sosyal rol bu da iyi tüketici olmaktır. | Open Subtitles | تزودنا بقائمة من المزايا وهو نوع من الأدوار الوظيفية الإجتماعية وهو المستهلك الجيد. |
Orası ne kadar kötü olursa olsun birçok avantaj sahibi olurdu. | Open Subtitles | بقدر سوء هذا المكان لكنه له العديد من المزايا |
Tüm ahlaksızlıklarının yanında, bazı erdemleri de var. | Open Subtitles | كل منهم عنده بعض المزايا أيضا. |
Ufak da olsa faydaları var. | Open Subtitles | هناك دائما من المزايا الاضافية. |
Bu yaşa gelmenin birkaç avantajından biri de vicdan azabı çekmeden her şeye "hayır" diyebilmek. | Open Subtitles | أحد المزايا القليلة لبلوغ ذلك هي القدرة على قول "لا" دون الشعور بالذنب. |
Galiba hizmetçinle evlenmenin avantajlarından birisi de bu. | Open Subtitles | أعتقد أن واحدة من المزايا الزواج مدبرة الخاص بك. |