Ama sandığın gibi, sözde günahlarım için değil dünyanın bu hâli için ağlıyordum. | Open Subtitles | لكن ليس على ذنوبي المزعومة كما فهمتي لقد بكيت على حال هذا العالم |
Size kendi yoğurtlarının sözde sağlığa faydalarını abartan yiyecek şirketlerini takip eden düzenleyiciden bahsedebilirim. | TED | يمكنني إخباركم عن المنظّم الذي اقتفى أثر شركة غذائية لمبالغتها في الفوائد الصحية المزعومة للزبادي الذي تبيعه. |
Ancak bu sözde kaosun altında gizlenenler resmin faşizm üstündeki çok yönlülüğünü taşıyan titizlikle işlenmiş sahneler ve semboller. | TED | لكن خلف تلك الفوضى المزعومة تختبيء مشاهد ورموز مُصاغة بعناية، تُنفذ هجوم اللوحة متعدد الأوجه على الفاشية. |
Suç kayıtları halka açıklanmıyor çünkü iddia edilen suçun meydana dönemde reşit değilmiş. | Open Subtitles | سجلها غير متاح للعامة، لأن الجريمة المزعومة وقعت عندما كنت تحت السن القانوني. |
Biraz daha geri gidip söylediğin başka bir şeyi hatırlatmak istiyorum Şu iddia ettiğin tekne gezisi hakkında. | Open Subtitles | حسنا فلنعود مرة اخرى الى تلك الرحلة المزعومة |
Eğer Sally Akin'la geçen o sözde konuşmadan bahsedeceksen, onun evinde geçtiğini yazamazsın! | Open Subtitles | إذا كنت تريد الإشارة إلى المحادثة المزعومة مع سالي آيكن فلا يمكنك أن تنشر أن المحادثة كانت في منزلها |
İstediğin işi yaptım ama lütfen yine sözde bir CIA komplosunu araştırıyorum deme. | Open Subtitles | لذا أنا عملت العمل أنت طلبت منني عمل، لكن رجاء لا تخبرني أنت تطارد بعض مؤامرة وكالة المخابرات المركزية المزعومة ثانية. |
Üstelik kanser, sözde kasılmaların veya diğer sözde belirtilerin sebebini açıklamaz. | Open Subtitles | و السرطان لا يتناسب مع الرعشة المزعومة أو أي أعراض أخدرى مزعومة |
Anahtar kelime "sözde". | Open Subtitles | الملحوظين ؟ الكلمة الفعالة هى ، المزعومة |
Babalarımıza tükürülüyor, Genç kardeşlerimiz sözde güvenlik kuvvetleri tarafından tekrar tekrar durdurulup aranıyorlar. | Open Subtitles | يبصقون على آبائنا ويفتشون أخواننا الصغار مراراً وتكراراً من قبل الشرطة المزعومة |
sözde biyografine tekrar mı bakıyorsun? | Open Subtitles | تلقين نظرة أخرى على سيرتك الذاتية المزعومة ؟ |
Ve benim sözde ailem annem sarışın, mavi gözlü yarı profesyonel tenis oyuncusu. | Open Subtitles | و المزعومة عائلتي والدتي شقراء, عيناها زرقاء لاعبة تنس سابقة محترفة |
Huysuz falan değilim ve sözde hediyen de umurumda değil. | Open Subtitles | أنا لستُ غاضبة و لا أكترث بتاتاً بهديتكَ المزعومة |
Orijinal olsun, olmasın, yarın bu sözde cinayet üzerine olan delilleri dinleyeceğiz. | Open Subtitles | سواء أكان يستحق دخول التاريخ من عدمه .. فإن هيئة المحكمة ستستمع غداً إلى تلك الأدلة في جريمة القتل المزعومة |
Ama artık bu sözde bir barış anlaşması. | Open Subtitles | لكن الآن الأمر مرهون بمعاهده السلام المزعومة هذه. |
Bu sözde cinayet ve hırsızlıkla hiçbir alakam yok. | Open Subtitles | أنا لا علاقة لى بعمليات القتل المزعومة هذه، ولا السرقة. |
Öldürdüğü iddia edilen FBI Ajanı Gus Harper'a yapılan ikinci otopside Bay Beckett'ın 1979'da görülen davasında belirtilen detaylarda tutarsızlıklar bulundu. | Open Subtitles | لضحيته المزعومة عميل الإف بي آي غوس هيربير تناقضًا في تفاصيل محاكمة السيد باكيت عام 1979 مانوع التناقض؟ |
Suç kayitlari halka açiklanmiyor çünkü iddia edilen suçun meydana dönemde resit degilmis. | Open Subtitles | سجلاتها محجوبة عن العامة جريمتها المزعومة حدثت عندما كانت قاصر |
Her zaman kime abayı yaktığın, üzerinde çalıştığın hikâye kovulman, iddia ettiğin büyülü güçlerin Roxie ve Kat'le olan boktan ilişkin hakkında konuşuyoruz. | Open Subtitles | من انت معجبة به ما القصة التي ستعملين عليها تم طردك قواك السحرية المزعومة صداقتك المخيفة مع روكسي وكات |
Monica'nın kızından aldığı iddia edilen bu mektubun bir kız tarafından yazıldığını gösteren bir şey yok. | Open Subtitles | اذن هذه الرسالة المزعومة التي وصلت الى مونيكا من ابنتها لا تحتوي على اي تأكيد أنثوي |
Büyük resme odaklanmalısın, mesela kocanın yanında görün ki o sözüm ona metresi yerine seni tercih etsin. | Open Subtitles | يجب أن تركزي على الصورة العامة كأن تجعلي زوجك يتظاهر على الأقل أن يفضلكِ على عشيقته المزعومة |
Steven Linder'in müstakbel karısıyla mı alakalı? | Open Subtitles | العروسة المزعومة لـ(ستيفن ليندر)؟ |