Ve burada silahlı adamın siyah bir minibüsle kaçtığını görüyoruz. | Open Subtitles | وهنا، يمكنك أن ترى أين هرب الرجل المسلّح بالشاحنة السوداء |
Evet seçimler silahlı şiddetin bireysel orumluluğunu almada en önemli yollardan biri. | TED | أجل، التصويت هو أحد أفضل الطرق لتحمّل المسؤولية الشخصية للعنف المسلّح. |
1549'da, silahlı olarak, | Open Subtitles | في عام 1549 هبط مركب فرنسيس كسفاريوس المسلّح |
Her ne yapmaya zorlanırsa zorlansın, tek gerçek, Scully'nin silahlı ve tehlikeli olduğu. | Open Subtitles | مهما دفع سلوكها، تبقى الحقيقة الذي سكولي المسلّح والخطر جدا. |
Pencereden uzak uzak durun. Tetikçi hala orada olabilir. | Open Subtitles | إبتعدا عن النوافذ الرجل المسلّح قد لا يزال هناك |
Çocukların odasında silahlı soyguna ait gazete kupürleri bulunmuş. | Open Subtitles | قصاصات من صحفية من سارق الأبّ المسلّح في غرفة نوم الأولاد |
Polis, silahlı adamlarla görüşme halinde olduklarını doğruladı ama silahlı adamların kimlikleri hakkında hiçbir bilgi vermiş bulunmuyor... | Open Subtitles | ،الشرطة أكدت على وجود إتصال مع المعتدي المسلّح لكنهم لم يفصحوا عن أية معلومات بشأن هوية الرجلين |
Polis, silahlı adamlarla görüşme halinde olduklarını doğruladı ama silahlı adamların kimlikleri hakkında hiçbir bilgi vermiş bulunmuyor. | Open Subtitles | ،الشرطة أكدت على وجود إتصال مع المعتدي المسلّح لكنهم لم يفصحوا عن أية معلومات بشأن هوية الرجلين |
Polis, silahlı adamlarla görüşme halinde olduklarını doğruladı ama silahlı adamların kimlikleri hakkında hiçbir bilgi vermiş bulunmuyor... | Open Subtitles | ،الشرطة أكدت على وجود إتصال مع المعتدي المسلّح لكنهم لم يفصحوا عن أية معلومات بشأن هوية الرجلين |
Polis, silahlı adamlarla görüşme halinde olduklarını doğruladı ama silahlı adamların kimlikleri hakkında hiçbir bilgi vermiş bulunmuyor. | Open Subtitles | ،الشرطة أكدت على وجود إتصال مع المعتدي المسلّح لكنهم لم يفصحوا عن أية معلومات بشأن هوية الرجلين |
Askeri ceket, siyah bayrak, silahlı Cihada apaçık çağrısı. | Open Subtitles | السترة العسكرية، العلم الأسود، الدعوة الصريحة للجهاد المسلّح. |
Bir silahlı çatışmanın eşiğinde olduğunuzu söylesek doğru olur. | Open Subtitles | هو عادل لقول بأنّك على حافة النزاع المسلّح. |
silahlı çatışmanın güzel bir tarafı yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء جميل أو رومانسي في الصراع المسلّح. |
silahlı adamı bugün mahkeme salonunda görüyor musunuz? | Open Subtitles | -أتعرف الرجل المسلّح في قاعة المحكمة اليوم؟ |
Buna rağmen 12.36 $ ile birlikte kaçmayı başardı, ve bu nedenle silahlı soygundan dolayı suçlu konumda, eğer Birleşik Devletler'e geri dönecek olursa, onu gerçekten uzun bir süreliğine içeri tıkacakları kesin. | Open Subtitles | ،وعلى الرغم من ذلك فقد هرب فقط بمبلغ 12.36 دولار إنه مذنب بالسطو المسلّح ...و لو عاد للولايات المتحدة |
silahlı adam 9:05 geldi. | Open Subtitles | حسنا، جاء الرجل المسلّح فيه في 9: |
silahlı kişi şu anda bir çok rehineyi bırakıyor. | Open Subtitles | الرجل المسلّح حرّرعدّة رهائن |
Burada bir silahlı karşılık suçu var. | Open Subtitles | ثمّة كلفة للتدخّل المسلّح. |
Birincisi, Cho ve Van Pelt'e silahlı saldırı. | Open Subtitles | الأولى - - الإعتداء المسلّح على (تشو) و (فان) |
Onlar Batista'yı genel grevle yerinden etmek istiyorlardı, biz ise onu silahlı mücadeleyle devirmek istiyorduk. | Open Subtitles | أرادوا طرد (باتيستا) عن طريق إضراب شامل و نحن أردنا إسقاطه عن طريق الكفاح المسلّح |
O Aurelio ile bir mesaj gönderir Tetikçi gelen kendini mesafe. | Open Subtitles | يرسل رسالة خلال اورليو لإبعاد نفسه من الرجل المسلّح |