| Gerçekte, az önce tanıştığınız yaşlı hanım, anne tarafından büyük teyzeme dayanıyor. | TED | في الحقيقه السيده المسنه التي التقيتموها للتو، بتصرف كبير جداً جداً مستوحاه من عمه كبيره من جهه أمي. |
| - Ama biz konuşurken o yaşlı kuş çayımıza zehir atabilir. | Open Subtitles | تلك المسنه ربما تضع لنا السم في الشاي بينما نتحدث ها نحن ذا |
| Bazılarımız bu yaşlı köpecikleri evlat edindik. | Open Subtitles | إذا بعضنا إنتهى بهم الأمر متبنين تلك الكلاب المسنه |
| Söyleyin bakalım çocuklar. yaşlı Pearl Hala'ya harika bir geziye ne dersiniz? | Open Subtitles | اذن يا اطفال , ما رأيكم برحلة لطيفة الى عمتكم المسنه (بيرل) |
| - O senin oğlun değil, seni yaşlı yarasa! | Open Subtitles | انه ليس ابنك ايها المعتوهه المسنه |
| O yaşlı kadın... O yaşlı bayanın oğlu ABD parlamento üyesi. | Open Subtitles | هذه المرأه المسنه إبنها عضو فى الكونجرس |
| Kadın karakolu arayıp yaşlı annesinin kontrol edilmesini istemiş. | Open Subtitles | إمرأه إتصلت بالقسم لنتفقد أمها المسنه |
| Lütfen. yaşlı bayan Sims başka bir kiracı bulabilir. | Open Subtitles | (من فضلك، تلك المسنه (سيمس تستطيع أن تجد مستأجراً آخر |
| Robin, Bethany ya da yaşlı Alman kadın. | Open Subtitles | (سواء كانت (روبن) أو (باثني أو تلك السيده الألمانيه المسنه |