taslak üzerinde burada çalışamaz mıyım? | Open Subtitles | ألا يسعني احضار المسودة إلى هنا والعمل عليها؟ |
Jorgen Steen Andersen'in bağışıyla bu taslak arasında bir alaka olmadığını senin ağzından duymak istedim. | Open Subtitles | انه لاعلاقة بين هذه المسودة وعطاء يورغن السخي |
Akşama taslağı istiyorum. | Open Subtitles | على خطبتي للسياسة الخارجية غدا أريد المسودة النهائية الليلة |
Bir de ilk taslağı görmeliydin. | Open Subtitles | هذه قصيرة.. كان يجب ان تري المسودة الأولى |
İlk Taslakta ne yazdığımı görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أرى ما الذي كتبته في المسودة الأولى |
İlk taslağını bitirip... kendi kendine okuduğun an. | Open Subtitles | عندما تكون قد أنهيت عملك على المسودة و تقرأه بنفسك |
Stanton, Bay Howe'a taslağın neredeyse kusursuz olduğunu söyle. | Open Subtitles | حسنا، ستانتن، اخبر السيد هيو المسودة التي عملناها اوشكت علي الانتهاء |
İlk taslaktaki, kadın yazar hakkındaki hikâye benim hayat hikâyeme çok benziyordu; | Open Subtitles | المسودة الأولى قصة الكاتبة المؤنثة إنها تشبه قصة حياتي بشكل كبير لذلك تخلصت منها |
Tamam, işin bittiğinde bir taslak gönder. | Open Subtitles | حسناً ارسل لي المسودة وسأشتريها |
taslak 16 mı? | Open Subtitles | المسودة رقم 16؟ |
Bu da yeni taslak. | Open Subtitles | وهاهي المسودة الجديدة |
Amin. Amin. Son taslak. | Open Subtitles | آمين المسودة الأخيرة ، أعدك |
Huzurlarınızda siz ve temsilcilerinizin üzerinde samimiyetle görüştüğü antlaşmanın nihai taslağı. | Open Subtitles | أمامكم المسودة النهائية للاتفاقية الذي تم التفاوض عليه من قبلكم وقبل ممثليكم بنية صافية |
taslağı adam etme zamanı geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت لبناء لقيط من المسودة الأولى. |
taslağı senin ekibinle çalışarak hazırlayacağız. | Open Subtitles | سنقوم بكتابة المسودة بالتشاور مع موظفينك. |
Bunun Bakanlık Pozisyonu ile ilgili bir sonuç taslağı... olması gerekiyordu... fakat hayati bilgi hatalarıyla dolu. | Open Subtitles | أنظر, يفترض أن تكون هذه المسودة النهائية... لورقة موقف الوزارة.. وهي ممتلئة بأخطاء كبيرة بنيوية. |
Eminim bir sonraki Taslakta bu sohbeti de okurum. | Open Subtitles | أنا متأكده من أني سأقرأ هذه المُحادثة في المسودة القادمة |
Ben de bunun orjinal taslağını çıkaracaktım... ve Debian developerlarıyla 1 ay kadar görüştük. | Open Subtitles | وقد كتبت المسودة الاصلية لذلك وناقشتها لحولي شهر مع ديبيان |
Yazılı ifadenin hangi taslağını okuyorsun? | Open Subtitles | ما المسودة التي تقرأها عن الشهادة المكتوبة؟ |
Evet, taslağın son halini aldık. | Open Subtitles | ،أجل ، لقد استلمنا المسودة الأخيرة (إنها على مكتب (جين |
Ama o taslaktaki adamlara karşı değil. Kızgınsın. | Open Subtitles | لكن ليس من الرجال في تلك المسودة |
- Lincoln'ün göreve başladığı yerin taslağının orjinali hiç ele geçirilemedi. | Open Subtitles | المسودة الأصلية لعنوان افتتاحية الرئيس لينكولن لم تتم استعادتها أبداً |