"المصالحة" - Translation from Arabic to Turkish

    • barışma
        
    • uzlaşma
        
    • barışmak
        
    • Barışmanın
        
    • barış
        
    • uzlaşmanın
        
    • barıştınız
        
    Şimdiki sahnede, Homer arasının açık olduğu oğlu ile barışma teşebbüsünde bulunacak. Open Subtitles في هذا المقطع الخاص جداً ..هومر يحاول المصالحة مع ابنه المجافي له
    Bu şehrin, barışma ve bağışlanma arayan biri için şaşırtıcı bir şekilde güçlü bir atmosferi vardı. TED أثبتت المدينة نفسها أنها بيئة فعّالة للتركيز على المصالحة والصفح.
    Görünüşe bakılırsa, barışma seksinin üstüne gelmişim. Open Subtitles حسنا ، يبدو و أنني تماما مع وقت جنس المصالحة
    Ve insanların gelip, konuştuğu bir dürüstlük ve uzlaşma süreci yoluyla en karmaşık sorunların bazılarını çözerek derin bir diyalog devreye soktu. TED وانخرط في حوار عميق عن طريق حل بعض اكثر القضايا صعوبة من خلال عملية الحقيقة و المصالحة حيث اتى الناس وتحدثوا
    barışmak için., ya da gelişme çağımdaki rezil davranışlarını anladığımı söylemek için gelmedim. Open Subtitles أنا لم أت ساعية إلى المصالحة أو بعض من الفهم الأعمق, عن سلوكك الحقير خلال نشأة حياتي
    Barışmanın ne anlama geldiğini biliyorum. Open Subtitles أنا على دراية بما تعنيه المصالحة
    Sonuç olarak, korku, kaçınma, güvensizlik ve yanlış anlamalarla dolu bir kısır döndü oluşmuştu ve bu, kendimi güçsüz hissettiğim bir savaştı, her türlü barış ve uzlaşma kurabilmekten acizdim. TED في الواقع، حلقة مفرغة من الخوف، والهروب، عدم الثقة وسوء الفهم كانت قد تشكّلت وقد كانت معركة شعرت فيها بالعجز وغير قادرة على تكوين أي نوع من السلام أو المصالحة.
    Siz de uzlaşmanın hala mümkün olduğunu umarak son çare olarak bu kuruma geldiniz. Open Subtitles جئت إلى هذه المؤسسة كحل أخير على أمل أن تكون المصالحة ما زالت ممكنة
    Sonra barıştınız. Open Subtitles ثم جرت المصالحة
    - Kavganın ardına da en güzel ne gidiyor biliyor musun? barışma seksi. Open Subtitles وأنت تعلم ماذا يحدث بعد المشاجرة جنس المصالحة
    Bu da sizin kavgadan sonraki barışma şekliniz mi? Open Subtitles وكان ذلك المصالحة بينكما بعد الشجار الذي خضتماه؟
    Ama barışma ihtimali her türlü suçluluk duygusundan güçlü olmalı. Open Subtitles ولكن احتمال حدوث المصالحة ينبغي أن تكون أكثر قوة من أي شعور بالذنب
    Ama bu sahne barışma hakkında. Open Subtitles ولكن هذا المشهد يعبر عن المصالحة
    Ama bu sahne barışma hakkında. Open Subtitles ولكن هذا المشهد يعبر عن المصالحة
    LG: Benden Liberya uzlaşma Girişimine liderlik etmem istendi. TED ل.غ: لقد طلب مني أن أقود مبادرة المصالحة الليبيرية
    Toplumların intikam değil, uzlaşma güdüsüyle hareket edecek öğretmen, avukat ve politikacılara ihtiyacı vardır. TED المجتمعات بحاجة إلى معلمين ومحامين ورجال سياسة همهم المصالحة لا الأخذ بالثأر.
    Çünkü ailesini çok seviyor umudu olmasa da, çabası boşa olsa da çaresizce yeniden barışmak istiyor. Open Subtitles لأنه يحب عائلته ويريدُ المصالحة بشكلٍ ،مستميت على الرغم من أنها ستكون ،ميئوس منها وغير مجدية
    Judith barışmak istiyor Bunu rüyamda hep görürdüm ama şimdi gerçek oldu ve bunu gerçekten isteyip istemediğimi merak ediyorum. Open Subtitles جودث تريد المصالحة كنت أحلم بهذا... لكن الأن بدأت أتسائل... عن ماذا أريد حقا.
    Barışmanın ne anlama geldiğini biliyorum. Open Subtitles أنا على دراية بما تعنيه المصالحة
    Barışmanın anlamı genelde, kurbanın aile bireyleri cezaevine kadar gidip birden karısını veya çocuğunu öldüren bu adamı affetmeye karar vermeleri oluyor. Open Subtitles المصالحة هي في الأساس عندما يكون أحد أفراد الأسرة "ضحيّة... حيثُ يرقصون "الفالس وهم ذاهبون إلى السجن ، ويقرّروا
    Bizi bu yola iten intikam değil, barış arayışıdır. Open Subtitles ، إنه ليس الإنتقام الذي يحكمنا . ولكن المصالحة
    Siz de uzlaşmanın hala mümkün olduğunu umarak son çare olarak bu kuruma geldiniz. Open Subtitles جئت إلى هذه المؤسسة كحل أخير على أمل أن تكون المصالحة ما زالت ممكنة
    Sonra barıştınız. Open Subtitles ثم جرت المصالحة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more