| Kızgınlık hakkında komik olan ise bazen onu fiziksel yolla ifade etmem. | Open Subtitles | والأشياء المضحكة حول الغضب أني في بعض الأحيان أعبر عنه بطريقة جسدية |
| Benden, takımdakiler için komik lakaplar bulmamı istediler. - İşe yarıyor. | Open Subtitles | أخبروني أن أتخلى عن إطلاق الألقاب المضحكة من أجل روح الفريق |
| Bu komik hikâyeyi dün duydum ve sana da anlatmak istedim. | Open Subtitles | سمعتُ هذه القصّة المضحكة منذ بضعة أيّام وأردتُ أن أخبرها لكَ |
| Bununla ilgili eğlenceli bir örnek vermek istiyorum. | TED | لذا أردت فقط تقديم بعض النماذج المضحكة لهذا. |
| Şu yağmurluklu ve tuhaf şapkalı, faremsi kadın. | Open Subtitles | أوه ، واحدة من فئراني مع المعطف والقبعة المضحكة. |
| Bu durum tabii ki, bir nevi dairesel şehir mantığını sürdüren tarihsel bir şehrin yerleşim planı içinde olduğunuz zaman bazı komik anlara neden olur. | TED | هذا بالطبع يؤدي إلى بعض اللحظات المضحكة عندما تكون في نظام تخطيط مدينة قديمة تتبع نمط المدينة الدائري، أليس كذلك؟ |
| Karım onun anlattığı komik hikayeleri hiç unutmayacağını söylüyor. | Open Subtitles | زوجتي تقول بأنها لن تنسي إن القصص المضحكة التي هو يخبرها. |
| Kahire'de bu komik giysileri atacaksın. | Open Subtitles | ففى القاهرة سوف تخلع هذه الملابس المضحكة |
| komik surat ifadeleri mi yapmamı istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريديننى أن أقوم بعمل بعض الوجوه المضحكة ؟ |
| Geçen sene komik filmler gördüm. | Open Subtitles | فى السنة الماضية ، شاهدت أحد هذه الأفلام المضحكة |
| Biliyorum, komik filmlerinizi. | Open Subtitles | إذا جعلتك تشاهدين بعض هذه الأفلام المضحكة التى أعرفها |
| O komik gösteriden biraz daha, küçük kuklaların birbirine vurduğu. | Open Subtitles | كلا .. كلا المزيد من العروض المضحكة الدمى الصغيرة تضرب بعضها البعض |
| Bay Rucastle, odanın içinde aşağı yukarı dolaşıyor, bana bir çok komik öykü anlatıyordu,.. | Open Subtitles | وبعد ذلك ظل السيد روكاسيل يروح ذهابا وجيئة فى طرف الحجرة, وبدا يحكى لى سلسلة من الحكايات المضحكة |
| Sık sık aklıma, bana kumsalda ilk karşılaştığımızda anlattığın o komik hikaye geliyor. | Open Subtitles | أتعلم، أنا أحيانا أفكر بتلك القصة المضحكة التي أخبرتني بها في المرة الأولى التي تقابلنا فيها على الشاطئ |
| Mmm. Aslında ben komik Şapka Gününü düşünmüştüm. | Open Subtitles | في الواقع كنت أفكر بيوم عيد القبعات المضحكة |
| Çocuklara radyodan komik gazeteleri okurdu ve hemen hemen bu şehrin en iyi belediye başkanı oydu. | Open Subtitles | كان يقرأ القصص المضحكة للأولاد في الراديو وكان احسن رئيس بلدية عرفته المدينة |
| Alex'in eğlenceli hikayelerini dinlerken benim için sadece başımı sallayıp karar vermeyi ertelemek oldukça kolaydı. | TED | و في حضرة القصص المضحكة التي قصَّتها ألكس في الجلسة أثناء الجلسة كان من السهل علي أن أومئ برأسي بينما كنا نمضي الوقت. |
| Şu içtiğin tuhaf maldan hoşlanmıyorlar, eski dostum. | Open Subtitles | هم لا يحبون هذه الاشياء المضحكة التي تدخنها |
| Aptal şeylere bakmak için o saçma dükkanlarda saatlerce sürter... | Open Subtitles | التجول لساعات في هذه المحلات المضحكة بحثاً عن شيء سخيف |
| Bunu binlerce defa gördün ama hep aynı gülünç suratla bakıyorsun. | Open Subtitles | لقد رأيتها لآلاف المرات ودائماً تنظر إليها بنفس تعابير وجهك المضحكة |
| Tam Funny Girl'ün tüm şarkılarını söyleyecektim. İzlemek ister misin? | Open Subtitles | كنت على وشك غناء الفتاة المضحكة كاملة هل ترغب في المشاهدة؟ |
| ve bu garip bir biçimde 10'un katları şeklinde artarak çizildi, yoksa bütün herşeyi bu grafikte göremezdiniz. | TED | وأشير إليه بهذه الطريقة المضحكة من خلال العوامل العشر وإلا لن تستطيع الحصول على أي شيء من هذا التمثيل البياني |
| Beni dinleyin. Güldürücü hız! | Open Subtitles | الآن اسمعوا هذا، السرعة المضحكة |