İç lastik gibi düşün, üzerine oturmak istiyorum. Bilmem anlatabildim mi? | Open Subtitles | جسدها رائع , انه كالكرسي المطاط المريح الذي تود الجلوس عليه |
Kew Gardens, gelip de onların lastik ağacına dalamayacağım konusunda ısrarcıydı. | TED | فقد رفضت حدائق كيو .. ان اخذ قليلاً من شجر المطاط الذي تملكه |
Morgan, ellerinde sadece bir parça kauçuk var. Bizi suçlayacak olsalardı, çoktan yaparlardı. | Open Subtitles | مورجان كل ما لديهم هو شريط من المطاط لو كان بإمكانهم اتهامنا لفعلوا |
O kadar yarıştan sonra ayakkabının topuğundaki kauçuk erimiş olmalı. | Open Subtitles | هذا المطاط كعب يمكن أن أرهقتهم من العديد من أشواط. |
plastik mermili silahlarımız ve biber gazımız, plastik cam kalkanlarımız, flaş bombalarımız ve acil durum müdahale ekibimiz vardı. | TED | كنا نملك مسدسات المطاط ورذاذ الفلفل بالإضافة إلى الدروع الزجاجية، قنابل فلاشية، فريق طوارئ |
Şuana dek 46 bin kilogram lastik geri dönüştürdük. | TED | حتى الآن، أعدنا تدوير مائة مليون رطل من المطاط. |
Cımbızın ucuna lastik koydum ki camı ezmesin. | TED | وركبت المطاط على طرفي الملقط لكي لا أكسر الزجاج |
Bazı zamanlar, lastik top gibi böyle hoplaya hoplaya gülerim. | Open Subtitles | إنه ليتفق لي أحيانا, أن أتواثب ككرة من المطاط, بسبب الضحك |
Böylece tüm ülkenin lastik tekerlek stoğunu dondurmuş olduk. | Open Subtitles | ثم بدأنا اللجوء لكل السبل للحصول على المطاط |
Suratı lastik parçalarına boğuldu. | Open Subtitles | انها ليست صورة جميلة هناك قطع كثير من المطاط فوق كل الوجه |
Bu yanmış lastik gibi kokuyor. | Open Subtitles | رائحة هذه الصلصلة الهولندية كرائحة المطاط المحترق |
Üzerinde çalıştığım balmumu bazlı kauçuk kaplama maddesi vardı ya... | Open Subtitles | أتذكرين غطاء المطاط ببنية قرص العسل الذي كنتُ أعمل عليه؟ |
Bunlar doğal pamuktan yapılmadır, ve kauçuk da kauçuk ağacından. | TED | هذه الفقاعات مصنوعة من القطن الطبيعي والمطاط من أشجار المطاط الطبيعي. |
siyah kauçuk kullanmanın başka bir faydası yüzeyinde toz doğal olarak toplanıyor ve böylece zeminde kamufle oluyor. | TED | الآن، الفائدة الأخرى من استخدام المطاط الأسود هو أن الغبار بطبيعته يتراكم على السطح، وبالتالي يتم تمويه الأرضية. |
ama sebep, geçen yüzyılın başındaki kauçuk ticaretiydi. | TED | ولكن في مطلع القرن الماضي ظهرت تجارة المطاط. |
Evet. Görünüşe göre çok zengin olmuş. Özel bir tür plastik filan icat etmiş. | Open Subtitles | أجل، يبدو كذلك، يبدو وكأنه ثريا جدا لقد قام بابتكار نوع ما من المطاط |
Cinsel organlar üzerindeki cazibeli lateks hissini mi seviyorlar? | Open Subtitles | أتظنهما يحبان ملمس المطاط المثير بأعضائهما التناسلية؟ |
Bisiklet lastiği için kauçuk, otomobil lastiği için kauçuk, zeplinler için kauçuk. | TED | المطاط من أجل إطارات الدراجات وإطارات السيارات والمناطيد. |
Yani... Kaleminiz varsa lastiğe de ihtiyaç duyarsınız. Pekâlâ. | Open Subtitles | ما اقصده انه اذا كان لديك قلم فأنت تحتاجي إلى المطاط |
Hayır, lastiğin üzerinde durman gerektiği konusunda oldukça eminim. | Open Subtitles | لا .. انا متأكد انك يجب ان تكون واقف على المطاط حتى تبقى على الارض |
- lastikten yapılmış bir kirpiye benziyor. | Open Subtitles | إنها تشبه حيوان النيص مصنوعة من المطاط أو شيء ما إنهامثلكُرةمجعدة.. |
Çoğu ayakkabının dış tabanı sertleştirme adı verilen bir süreçten geçen kauçuktan yapılmıştır. | TED | تُصتع معظم النعال الخارجية للأحذية من المطاط الذي خضع لعملية معالجة تدعى الكبرتة. |
Kendime uyan prezervatif bulmak için üç kasaba dolaşmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أقطع 3 ولايات لأحصل على بعض المطاط |
Ve bahçemize şişme kale kurmuştu. | Open Subtitles | و كان عندها لعبة القفز على المطاط في الفناء الخلفي لمنزلها |
Kaput takmamı istemiyorlar. | Open Subtitles | انهم لا يريدون لك باستخدام المطاط. |
Binlerce işçinin topladığı kauçuğu toplamak üzere gemiyi bu noktalar arasında işleteceğiz. | Open Subtitles | من هنا إلى هنا سوف نجعل السفينة.. ..مركزاً لتجميع المطاط من آلاف العمال |
Ayakkabının topuğu, kauçuğun hemen altındaki metalle desteklenmiş. | Open Subtitles | انها عززت كعب مع الفولاذ المقاوم لل أسفل سطح المطاط. |
Basitçe anlatmak gerekirse, bir protein olan resilin, dünyadaki en elastik kauçuk. | TED | ببساطة, الريزيلين هو بروتين و هو المطاط الأكثر مرونة على الأرض. |