Bu dehşet verici ikilem, Dana'yı süregelen siyahi kadınlara karşı olan kölelik ve cinsel şiddet travmasıyla karşı karşı kalmasına zorlar. | TED | هذه المعضلة الكئيبة تُجبر دانا على مواجهة الصدمة الناتجة عن العبودية والعنف الجنسي بحق النساء السود |
Fakat hiçbir kadın böylesi bir ikilem ile karşı karşıya kalmamıştır. | Open Subtitles | لكن لا توجد إمرأة تواجه مثل هذه المعضلة أبدا |
Bu galaksinin geri kalanının da yaşayacağı bir ikilem. | Open Subtitles | هذه هي المعضلة التي ستثير قلق بقية مجرتنا |
Yani bu sorunu çözmek için birkaç gün yerine birkaç saatimiz var. | Open Subtitles | والآن بدلاً من عدّة أيام أمامنا عدّة ساعات كي نكشف هذه المعضلة |
Kariyerimin başlarında, bu ikilemi sadece yalan soyleyerek geçiştirdim. | TED | في بداية مهنتي, واجهت هذة المعضلة بالكذب ببساطة |
Bu ikilemden kurtulmak için. | Open Subtitles | هل يمكن أن تعمل لك اي شيء لتفادي هذه المعضلة ؟ |
Biyoetik ikilemler konusunda hassas olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | حسنٌ. أعلم أنك حساس بالنسبة لهذهِ المعضلة البيولوجية |
Bu Kral Süleyman'a yakışır bir ikilem. Bikini barmış, gördün mü? | Open Subtitles | تلك المعضلة ذات استحقاق للملك " سليمان " صالة بكيني أجل |
Klasik ikilem... | Open Subtitles | حسناً، أجل. هذه هي المعضلة القديمة، أأنا محق؟ |
Ne zaman seksiler suça bulaşsa, ahlaki bir ikilem oluyor. | Open Subtitles | انها دائما المعضلة الاخلاقية عندما تتحول الجميلة الى الاجرام |
Ve bu ikilem de bu Çinli adamın yüzleştiği ikilemdir onun dili dünyada her hangi bir tek dili konuşanlardan daha fazla insan tarafından konuşuluyor, ve lakin o karatahtanın önünde Çince sözcükleri İngiliz dilinin sözcüklerine çeviriyor. | TED | وهي المعضلة التي يواجهها الرجل الصيني، والتي لغته يتحدث بها أكثر عدد من الناس في العالم، ومع هذا هو جالس على لوحه، يحول العبارات الصينية إلى أخرى إنجليزية. |
Birçok varyasyonu olan ikilem, doğru ya da yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyin artı ve eksilerin mantıksal tartımından başka etkenlere bağlı olduğunu gösteriyor. | TED | وتبدو المعضلة في اختلافاتها العديدة حول ما نراه صحيحًا أو خاطئًا، يعتمد على عوامل أخرى غير الترجيح المنطقي للإيجابيات والسلبيات. |
Bu heyeti meşgul eden bu ikilem, donanmayı ve ülkenin tüm silahlı kuvvetlerini siz bu odadan ayrıldıktan sonra çok meşgul edecek. | Open Subtitles | هذه هي المعضلة التي ستشغل ... هذا المجلس ، و هذا الأسطول و جيش هذا البلد بأكمله لفترة طويلة بعد مغادرتكم تلك الحجرة |
İkilem şu ki; onun güvenilir olmadığına dair bir his var içimde. | Open Subtitles | المعضلة هي أنني أشعر أنه غير أمين |
Senden bu sorunu dün çözmeni istemiştim. Beni duyuyor musun? | Open Subtitles | أريد الانتهاء من تلك المعضلة بأقرب وقت , هل تسمعني؟ |
Öyleyse şimdi yapılacak diğer şey bu sorunu alıp bir gerçek dünya probleminden bir matemetik problemine dönüştürmektir. | TED | والمرحلة التالية هي ان نأخذ المعضلة الحاصلة من حولنا ومن ثم نحولها من العالم الحقيقي الى العالم الرياضي |
İşe yaradığını ve sorunu çözdüğünüzü duymak istiyorum. | Open Subtitles | كل ما أريد سماعه، أنّها تعمل وأنّكم حللتم المعضلة |
Toplumsal ikilemi anlayabilmek için, biraz eskilere gitmemiz gerekir. | TED | ولفهم المعضلة الاجتماعية علينا أن نعود قليلا إلى التاريخ. |
Umutlarım, nefes analizi kullanan rutin taramaların artık bir noktada erken safhada tedavi olmalı ya da olmamalı mıyız ya da ne zaman olmalıyız ikilemi kırabilmemiz için yeterli veri ve içgörü sağlayabilmesinden yanadır. | TED | فطموحي هو أن استخدام تحاليل التنفس في الكشف الروتيني يمكن أن يوفر كمية كافية من المعلومات لنتمكن في مرحلة ما من حل هذه المعضلة والتنبُّؤ بتأكد تام، إن كان بإمكاننا العلاج بمراحل مبكرة ومتى؟ |
Bu gibi konuları ele aldığımızda diğer hareketlere de ulaşmamız ve daha çok büyüyüp daha kapsamlı hale gelmemiz için bir çağrı fırsatı yakalıyoruz. Ve sonunda içinde bulunduğumuz bu saçma ikilemden çıkabiliriz. | TED | وعندما .. نأخذ على عاتقنا هذه المواضيع .. سوف نقوم لا محالة .. بالتواصل .. مع حركات أُخرى .. لكي نصبح قادرين أكثر على النمو .. وسوف نخرج لا محالة من هذه المعضلة .. |
Herkes bu etik ikilemden kurtulma yolunu isteyecekti. | Open Subtitles | وسيتخلص الجميع من تلك المعضلة الاخلاقية |
Evet. Ve içinde yalanlar, ikilemler de var. | Open Subtitles | أجل، وهنا تكمن المعضلة |
Yardıma ihtiyaçları vardı ve büyük şirketlerin kendileri de bu ikilemin içindeydiler. | TED | كانوا في حاجة إلى المساعدة و الشركات الكبيرة نفسها لديها نفس المعضلة. |