Dün sabah gitmek için ısrar etti, sanki bir şeyler canını sıkıyordu. | Open Subtitles | صباح أمس أصرّت على المغادرة و كأنها كانت قلقة بشأن أمرٍ ما |
Kurtarma helikopteri sahile indikten sonra gitmek için ricada bulunmuştum. | Open Subtitles | لقد طلب مني المغادرة بعد هبوط مروحية الإنقاذ على الشاطئ |
Ama orayı terk ettiğimizde, her iki tarafı da, ayrılmak istemedikleri için ağlıyorlardı. | TED | عندما غادرنا، كل من الطرفين، كانوا يبكون لأنهم لم يريدوا المغادرة. |
Neden çıkıp gitmedim? Her an terk edebilirdim. | TED | لماذا لم أخرج ؟ كنت أستطيع المغادرة في أي وقت |
Hayır, 10 dakika içinde gitmem gerek dedim ya. | Open Subtitles | لا ، لقد أخبرتك علي المغادرة خلال عشر دقائق |
İşim bitti. gidebilir miyim? | Open Subtitles | لقد أنهيت البريد، هل يمكنني المغادرة الآن؟ |
Babam, yanımıza hiçbir şey almadan hemen gitmemiz gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | وابي قال ان علينا المغادرة حالا بدون اخذ اي شيئ |
Roberto senin öldüğünü söyledi. Buradan gitmen şart. | Open Subtitles | روبيرتو قال لهم انك لقيت حتفك لذا عليك المغادرة |
Yirmi bir gün birikti de şu sıralar gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | إحدى وعشرين يوم إجازة متبقية ولكنني لا أريد المغادرة حالياً |
Sözümü bitirdiğimde hala gitmek istersen, seni kalmaya zorlamayacağım. | Open Subtitles | إذا أردت المغادرة بعد أن أنهي كلامي لن أجبرك على البقاء |
Çok basit bir iştir gitmek. Önce sol ayağını atarsın sonra sağ ayağını. | Open Subtitles | المغادرة فعل بسيط أنزل قدمك اليسرى ثم اليمنى |
Sorunumuz da Berlin'i terk edip, Berchtesgaden'e gitmek zaten. | Open Subtitles | حول مسألة المغادرة.. للخروج من برلين والذهاب الى بركتشغادن. |
Hem ayrılmak istiyordum, hem de istemiyordum. | Open Subtitles | لقد أردت المغادرة و لكنى لم أفعل هل هذا يعنى شيئاً أيها الطبيب ؟ |
Banliyöden sıkıldım, yetti artık! Buradan gitmem gerek. Eskisi gibi değil, gitgide kötüleşiyor. | Open Subtitles | لقد سئمت من هذا المكان أريد المغادرة ,الأمر يزداد سوءا |
Burada artık patron benim. Beğenmeyen derhal çekip gidebilir. | Open Subtitles | ومن لا يعجبه الأمر يستطيع المغادرة فوراً |
Anlayış göstereceğine eminim David çok meşgul bir adam, bizim gerçekten gitmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | ..ديفيد رجل دائم الإنشغال لذا علينا المغادرة الآن |
gitmen gerekiyor. Çabucak kaybol ortadan. | Open Subtitles | عليكِ المغادرة حالاً اهربي بأسرع وقت ممكن |
Ben de duymaz oldum onları. Gitme kararı aldığımdan beri. | Open Subtitles | توقفت عن سماعهم أيضاً فى اللحظة التى قررت فيها المغادرة |
Tek bir soru. Soruyu duyduktan sonra, istersen gidebilirsin. Hiç sorun değil. | Open Subtitles | عندما تسمعه انت حر اذا اردت المغادرة او البقاء لا فرق عندي |
Yardım edemem. Bana emir verildi. Buradan gitmenizi söylememi istediler. | Open Subtitles | لا يمكننى المساعدة ، لدى أوامر قالوا لي أن أطلب منكم المغادرة |
Yine kaybettim. Bu vaziyet gidemem. | Open Subtitles | أنا الخاسر الأكبر مرة أخرى الآن، لا أستطيع المغادرة حقا |
Eğer gerçekten böyle hissediyorsan, anne, o halde gitmelisin. | Open Subtitles | إذا كان هذا فعلاً شعورك فيجب عليك المغادرة إذاً |
Kapıyı kapatamıyorum. Birisi dışarı çıkmak zorunda kalacak. | Open Subtitles | لا يمكنني إغلاق الباب ، على أحدكم المغادرة |
Yine de kendi bebek partinin ortasında çekip gitmeni açıklamıyor bu. | Open Subtitles | لكن هذا لا يفسر لمَ عساك المغادرة في منتصف حفلة طفلك |
Biz gitmeye niyetliyiz, siz bizi durdurmaya niyetliyseniz, belki işe koyulsak iyi olur. | Open Subtitles | نحن ننوي المغادرة ان كنتم تنوون ان توقفوننا ربما علينا أن نبدأ بالعمل |