Aile içinde kuşaktan kuşağa geçmiş olan En sevdiğin ayakkabılardı. | Open Subtitles | كانت المفضلة لديكِ مرت بعائلتك على مدى أجيال |
"Poire belle helene" yaptım. En sevdiğin. | Open Subtitles | لقد أعددت الكمثرى المسكرة إنها المفضلة لديكِ |
Güzel, sanırım En sevdiğin sözcüğün ne olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعرف ما هي الكلمة المفضلة لديكِ |
Evet, sana küçük bir hoş geldin hediyesi getirdim. En sevdiğinden. | Open Subtitles | نعم، و أحضرت لكِ هدية بمناسبة العودة المفضلة لديكِ |
Gül aromalı. En sevdiğinden. | Open Subtitles | (روز بيلاتز) المفضلة لديكِ. |
Çok tuhaf, şakayıkların En sevdiğin çiçek olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | هذا مُضحك، ظننتُ أنّ الفاوانيا هي المفضلة لديكِ. |
Bir oraya bir buraya yürüyüp durma diye En sevdiğin kupaları makinenin yanına koyuyorum. | Open Subtitles | نقلت كل أكواب القهوة المفضلة لديكِ قرب آلة القهوة حتى لا تضطرّي للذهاب والعودة |
Tess, En sevdiğin kekini buzdolabına koydum. | Open Subtitles | تيس، كعكة الجبن المفضلة لديكِ في الثلاجة. |
En sevdiğin çikolata için ne renk bir kurdela istersin? | Open Subtitles | ما نوع الشيكولاته المفضلة لديكِ ؟ |
Çok lezzetli, annem senin En sevdiğin olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تلك ماقالت عنها أمي بأنها المفضلة لديكِ |
En sevdiğin bunlar. | Open Subtitles | إنها المفضلة لديكِ |
En sevdiğin. | Open Subtitles | إنها المفضلة لديكِ |
Sıra sende. En sevdiğin gün. | Open Subtitles | الأشياء المفضلة لديكِ. |
Muzlu cevizli. En sevdiğin. | Open Subtitles | بالجوز والموز, المفضلة لديكِ |
En sevdiğin. | Open Subtitles | المفضلة لديكِ. |
En sevdiğin. | Open Subtitles | المفضلة لديكِ |