| Kral George ve Kraliçe Mary'nin çay daveti üzerine... | Open Subtitles | ليقبل دعوة على الشاي من الملك جورج و الملكة ماري |
| Onlar gerçek Kraliçe Mary ve Kraliçe Catherine! | Open Subtitles | أولئك كانوا الملكة ماري الحقيقية وكاثرين |
| Su, suni gübre ve Kraliçe Mary'in güneşli güvertesinde uzun yürüyüşlerle. | Open Subtitles | حسنا، والمياه، والأسمدة، و ويسير لمسافات طويلة على الملكة ماري سطح الشمس. |
| Nasıl olduğunu öğrenmek için, Doğu Londra'daki Queen Mary Kolejine geldim. | Open Subtitles | أتيت إلى كلية الملكة ماري في شرق لندن لأرى كيف |
| Queen Mary'yi soymamız gerek! | Open Subtitles | ربما علينا أن نعري الملكة "ماري" لكي نحصل علي شئ! |
| "Queen Mary, ilk seferinde New York'a doğru yelken açtı." | Open Subtitles | (نـيويورك) قد سعدت، بإنطلاق الملكة (ماري) في رحلتها الأولى تجاهها |
| Kraliçe Mary fark ettim ki güveneceğin en son insan benim. | Open Subtitles | أيتها الملكة ماري توضح لي بأنني أخر شخص يمكن أن تثقي به |
| Kraliçe Mary ve Catherine ortada yoklar. | Open Subtitles | الملكة ماري والملكة كاثرين مفقودين |
| Kral kocam hayattayken Kraliçe bendim ama şimdi öldüğü için artık Kraliçe değilim, Kraliçe Mary'yim. | Open Subtitles | لقد كنت الملكة طوال فترة حياة زوجي الملك لكن منذ أن توفي لم أعد "الملكة" بل بت الملكة "ماري" |
| Sevgilimi kardeşimin cenazesine katılmak ve Majesteleri Kraliçe Mary'ye taziyelerimi sunmak için Atlantik'i geçtim. | Open Subtitles | فقد قطعت المحيط الأطلسي لأحضر جنازة شقيقي الغالي وكي أواسي جلالتها، الملكة "ماري" |
| Annem Kraliçe Mary'yi ziyaret etmek için Londra'ya döndüm. | Open Subtitles | لقد عدت إلى "لندن" لزيارة أمي الملكة "ماري" |
| Kraliçe Mary Stuart'ı gelecekteki kocasını seçmek karşılığında varisim olarak seçtim ve seni seçiyorum. | Open Subtitles | لقد أسميت الملكة ماري ستيوارت كـ وريثتي في مقابل أن أختار لها زوجها القادم . |
| Affınıza sığınarak majesteleri, kral sadece Kraliçe Mary'yi istedi. | Open Subtitles | عفوا جلالتكَ. إنه يريد الملكة (ماري) وحسب. |
| Oo, Lord McKenzie Kraliçe Mary ile özel bir oturumu olduğu için çok şanslı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | اللورد (ماكنزي) يعتقد أنه مميز للغاية لأنه حَظى بجلسة خاصة مع الملكة (ماري). |
| Yeminlerimi bozmaktan korkmuyorum Kraliçe Mary. | Open Subtitles | #ساكون هناك# لست خائفاُ من كسر وعدى أيتها الملكة (ماري). |
| Long Beach'deki Queen Mary de havuzda varmış. | Open Subtitles | أتعلم أن "الملكة ماري" ترسو على شاطئ "لونغ بيتش" ؟ |
| Evet,Queen Mary dedin, Venice'de havuzu varmış.Pek hoşuna gitmemiş. | Open Subtitles | نعم, "الملكة ماري" ترسو في البندقية,و أنت لست مثير للاعجاب |
| Snoop Dogg'la Queen Mary'nin şehri. | Open Subtitles | موطنُ كلاً من " سنوب دوغ و الملكة ماري " |
| Seni temin ederim, Poirot. Queen Mary'de deniz tutmasına yakalanmazsın. | Open Subtitles | أضمن لك يا "بوارو" أنك لن تعاني من دوار البحر على متن الملكة (ماري) |
| "Ve Queen Mary, demir atmak üzere Southampton limanına doğru yöneldi." | Open Subtitles | والآن الملكة (ماري) تتجه لمياه (ساوثهامبتون) وتستعد للتوقف |
| Queen Mary yelken açmadan önce tahvilleri çantaya kim koydu? | Open Subtitles | قبل مغادرة الملكة (ماري) مَن كان الشخص الذي وضع السندات في الحقيبة؟ |