Renkli tartışmalar gibi şeylerden söz etmiyorum ki demokrasimiz için sağlıklı olan budur. | TED | أنا لا أتحدث عن المناقشات متعددة الألوان التي أعتقد أنها صحية لديموقراطيتنا. |
Olmadı çünkü o tartışmalar açığı olan ülkerin yararına fazlalık sahibi bölgelerden tutumlarında değişim talep ediyor. | TED | لم يحدث تغيير لأن هذه المناقشات تطلب من المناطق المصدرة تغيير عاداتهم الغذائية بدلا من مناطق العجز. |
Ancal mantıksal tartışma olmadığı için kötü. | TED | ولكنه ليس جيدا لتعزيز المناقشات المدروسة. |
Görüşme, tartışma, Sollozzo numarası yok. | Open Subtitles | لا مزيد من الاجتماعات و المناقشات لا مزيد من الخدع |
Peki, tartışmaların, olumlu bir şeylere yol açmasını sağlayacak nasıl yollar bulabiliriz? | TED | فكيف يمكننا أن نجد طرق لجعل المناقشات تثمر بشيء إيجابي؟ |
Ardından da yaşıyor musun, öldün mü tartışmaları. | Open Subtitles | و حتى لو وصلت , سيكون هناك الكثير من الجدال و المناقشات الطويلة على طريقة قتلك |
Veya annenle herhangi bir konuda yaptığın tartışmayı tekrar | Open Subtitles | أو أسترجع المناقشات التى دارت بينى وبين أمى |
Müzakereler hep böyle oluyor. | Open Subtitles | المناقشات دائما هكذا |
Büyük tartışmalardan sonra yapay döllenme yolunu denemeye karar verdik. | Open Subtitles | قررنا ، بعد الكثير من المناقشات بأننا نحاول بالتلقيح الصناعي |
Eğer Başkan beni en başında susturmasaydı uygun düşebilecek kişiler bulurdum ama hele de yedi hafta kalmışken sıfırdan yeni bir kampanya başlatabilecek, hem tanınmış hem de kendi tabanı olan birini tanımıyorum. | Open Subtitles | لو أن الرئيس لم يبعدني عن المناقشات المبكرة لكان بإمكاني أن آتي ببعض الخيارات الجيدة لكني لا أعرف أحدا يملك إسما معروفا ولديه متبرعين |
Tesisimizde biz Afrikalıların, tüketicilik, etnik yapı ve yozlaşma gibi şeylere karşı geçmişimiz, ne olduğumuz ve ne olmak istediğimiz konularında çok fazla tartışmalar oluyor. | TED | لدينا الكثير من المناقشات في المكان حول ما نكون كأفارقة، من نحن الآن، وماذا نريد أن نكون بالنسبة لأشياء مثل الاستهلاكية والأصل العرقي والفساد وهكذا. |
Bu tartışmalar sırasında kendimi çok yalnız hissederim. | TED | أشعر بأننى معزول جداً خلال هذة المناقشات. |
"Bir sonraki adımın ne olacağına dair henüz bilgi ulaşmış değil, ama ordunun duruma müdahalesi ile ilgili tartışmalar olduğu bildirildi." | Open Subtitles | لم يتم اتخاذ أية قرار عن الخطوة القادمه التي ستتبع ولكن هناك بعض المناقشات حول تدخل الجيش |
Sawano, Rodrigues'i uzun tartışmalar için buraya getirmedik. | Open Subtitles | نحن لم نحضر رودريغوز هنا يا سانو .. من أجل المناقشات المطوّلة |
Evet, ne yorucu davalar ne sonu gelmez tartışmalar, | Open Subtitles | نعم، لا مزيد من القضايا و المناقشات اللانهائية |
Steroidlerin tehlikeli olup olmadığına dair bütün entelektüel tartışmalar benim meselem değil. | Open Subtitles | ..كل المناقشات الفكرية ..حول ما إذا كان السترويد خطيرا أم لا |
Görüşme, tartışma, Sollozzo numarası yok. | Open Subtitles | لا مزيد من الاجتماعات و المناقشات لا مزيد من الخدع |
Tamam. tartışma listemizden dedikoduyu silersek gündemde başka ne var? | Open Subtitles | حسناً يمكننا الآن حذف الدردشة من قائمة المناقشات |
O kadar tartışma yaptık ve kararını vermeni sağlayan bir çorap mı? | Open Subtitles | قمنا بكل هذه المناقشات و" جورب " هو من يجعلك تقررين ؟ |
İnsanlar mutluluğun nedenleri hakkında çok uzun zamandır, aslında binlerce yıldır tartışıyorlar; ancak görünen o ki, bu tartışmaların birçoğu çözümsüz kaldı. | TED | وقد كان الناس يناقشون أسباب السعادة لوقت طويل حقاً، في الواقع منذ آلاف السنين، ولكن يبدو أن العديد من تلك المناقشات لا تزال من دون حل. |
Carter, bu tarz tartışmaları yüzlerce defa yaptım. Hepsi de aynı duvara tosladı. | Open Subtitles | كارتر, لقد قمنا بمئات من هذه المناقشات و كل واحدة منها تصطدم بنفس الحائط |
Bir tartışmayı kavgaya dönüştürmeyi çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | إنك لك أسلوبك في تحويل المناقشات إلي معارك |
Biz her zaman dini şeylerdan ve tartışmalardan kaçınmaktayız. | Open Subtitles | نحن نبعد عنها المُتعلقات الدينية و المناقشات العقائدية طوال الوقت |
Eğer Başkan beni en başında susturmasaydı uygun düşebilecek kişiler bulurdum ama hele de yedi hafta kalmışken sıfırdan yeni bir kampanya başlatabilecek, hem tanınmış hem de kendi tabanı olan birini tanımıyorum. | Open Subtitles | لو أن الرئيس لم يبعدني عن المناقشات المبكرة لكان بإمكاني أن آتي ببعض الخيارات الجيدة لكني لا أعرف أحدا يملك إسما معروفا ولديه متبرعين |
İlginç oda, çok güzel sohbet edebilirsin burada. | Open Subtitles | و يعطوا شعوراً بالتقدم للغاية أيضاً. هذا قد يكون المكان الممكن أن تجري فيه المناقشات. |
Kamusal konular üzerine olan tartışmalarda tüketici kelimesini kullandığınız sürece vermiş olduğumuz mücadelenin kalitesini düşürmüş olacaksınız. | TED | وطالما كنت تستخدم كلمة المستهلك في المناقشة العامة ، سوف تكون مهينة لنوعية المناقشات التي نحققها. |