Ama Alarmlı saatim geçen gece bir horoz dövüşünde öldüğü için çalmadı. | Open Subtitles | لكن ساعتي المنبهة لم تتوقف لأنها تعطلت الليلة الماضية في قتال للديوك |
Alarmlı saat kullanmam. | Open Subtitles | العمر هو ساعتي المنبهة |
- Alarmlı saatin var. | Open Subtitles | -أنت ساعتي المنبهة |
birçoğumuza son derece, son derece tanıdık gelen bir ses, ve tabii ki bu Çalar saatin sesi. | TED | صوت نعتاد عليه بشكل يائس للغاية، وهو بالطبع صوت الساعة المنبهة. |
O konuşan Çalar saatlerden biri değil mi yani? | Open Subtitles | إنها ليست واحدة من تلك الساعات المنبهة الناطقة ؟ |
Bizim büfede kalmamış. | Open Subtitles | اجلب لي بعض الحبوب المنبهة انتهى ما بحوزة بائع الجرائد |
Biraz NoDoz al. Bizim büfede kalmamış. | Open Subtitles | اجلب لي بعض الحبوب المنبهة انتهى ما بحوزة بائع الجرائد |
Burada, Doha'da bile Çalar saat ve kol saatlerinin tamir edildiği bu küçük kuytulardan birini bulduk ve inanın, saat tamiri kolay iş değil, saatlerin birçok küçük parçası var. | TED | حتى هنا في الدوحة وجدت مثل هذا كشك صغير حيث يمكن أن تصلح الساعات المنبهة و ساعات اليد، و حيث الكثير من الأجزاء الصغيرة. |
Çalar saatim iflas etti. | Open Subtitles | لقد كانت ساعتي المنبهة قد كسرت |
Kirli Çorap Çalar Saati'yle başlayın. | Open Subtitles | أنا أقول أبدأي مع ماذا كنت أدعوه... ساعة الجوارب المنبهة القذرة! |