Bu noktada, görev gayet güzel kalıplaşmış bir biçimde sergilenir. Denemeden denemeye, çok güzel düzenlenmiş ve çokça tekrarlanmış. | TED | ثم عند هذه النّقطة اتمام المهمّة بطريقة نمطية الجميلة. منظمة بشكل جميل جدا، ومكررة للغاية، محاولة بعد الأخرى. |
Bu görev bizim kaderimizi belirleyecek derecede önemli. | Open Subtitles | هذه المهمّة مهمة جدّاً. يمكن أن تختم مصيرنا. |
Verilmiş olan görevi, belirlenmiş zaman içersinde bitirememek. Evet, işte böyle. | Open Subtitles | .. غير قادرة على آداء المهمّة المخصّصة .. في الوقت المحدد |
Wo Fat'ın onu buraya bir iş için gönderdiğine inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن بأنّه حطَ هنا من أجل أن يؤدي تلك المهمّة |
Bu anlamda, bizim için hakkında hiç düşünmediğimiz şeyleri görmeyi tanımlıyordu ve bu, görevin geri kalanı için çok tanımlayıcı bir şeydi. | Open Subtitles | وصف الإحساس برؤية أشياء نحن لم نفكّر بها ذلك كان مميز جدا لبقيّة المهمّة |
Böyle birşeyle son karşılaşmanızı göz önünde bulundurursak, bu göreve çıkma isteğinize çok şaşırdım. | Open Subtitles | بعد ما حدث آخر مرّة وجدتم شيئاً كهذا، يفاجئني قبولكم بهذه المهمّة |
Kedi bacağının son önemli özelliği çok esnek bir yapıda olmasıdır. Böylece darbelere ve dış güçlere dayanaklıdır. | TED | والخاصية الأخيرة المهمّة هي السلوك المرن جدا لأطراف القط، للتعامل مع الآثار والقُوى. |
Eve döndüğümde, bu görev basında çalkalanmaktaydı. | Open Subtitles | في الوقت وَصلتُ إلى البيت , المهمّة الكاملة كَانتْ قَدْ أَصْبَحتْ كارثة صحفية تَنتظرُ للحَدَث. |
bütün bu görev cidden askeri kaynakların çarçur edilmesi demek | Open Subtitles | هذه المهمّة الكاملة و التى هى خطيره و مبهمه لشيء قيم و موارد عسكريّة ثمينه نعم.. |
Benim bakış açıma göre, efendim, bu görev aslında değerli askeri kaynakların yanlış tahsisinden başka bir şey değil. | Open Subtitles | حسنا، بطريقتى فى التفكير يا سيّدي هذه المهمّة الكاملة و التى هى خطيره و مبهمه لشيء قيم و موارد عسكريّة ثمينه نعم.. |
Yoldaşlar bu görev konusunda emin değildim. | Open Subtitles | ،أيهـا الرفـاق كنت مترّددة بشـأن هذه المهمّة |
Yine de unutmaman gerekir ki, görev başarıyla tamamlandı. | Open Subtitles | يجب أن تتذكّروا هذا فأنا أعتقد بأنّ المهمّة نجحت |
Bu subay ile 18 adamı altını gizleyip, görevi tamamladıktan hemen sonra, | Open Subtitles | هذا الموظف المسؤولِ مَع 18 من رجاله ، أخفىَ الذهبَ لكن فوراً بعد اكمال المهمّة |
Şu palavra görevi 2 haftada tamamlamasını söyle adamına. | Open Subtitles | قل له أن ينتهي من هذه المهمّة التافهة في أسبوعين |
Bu, görevi benden başka yapabilecek biri olmadığı gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | تبقى الحقيقة بأنّي الوحيد الذي يستطيع إكمال هذه المهمّة. |
Eğer benim gibi iş yaparsanız böyle ve yerinizde sayarsanız, benim düştüğüm hale düşersiniz o zaman. | Open Subtitles | أفترض بأنّك إذا لم تنهي المهمّة من على بعد ميل تقريباً.. ستكون بحالٍ فوضوية كما أنا الآن |
Bu görevin kritik bir stratejik önemi vardır. | Open Subtitles | هذه المهمّة للأهمّيّتها الاستراتيجيّة الحرجة |
Bu göreve değil. Biz keşfettik. | Open Subtitles | ليس هذه المهمّة نحن اكتشفناها وسنتحقق منها |
Bunu teoriyi anlamak için beynin, duyularımızdan aldığı bilgiyi işlemesinin önemli bir yoluyla ilgili net bir fikir edinmek yararlı olur. | TED | لفهم هذه النظرية، والتي تساعد على تشكيل فكرة واضحة عن إحدى الطرق المهمّة التي يعالج بها الدماغ المعلومات من حواسنا. |
Uçakta daha ayrıntılı konuşuruz... görevimiz rehineyi sağ salim kurtarmak. | Open Subtitles | نحن سنمرّ به على الطائرة المهمّة أن تنتزع الرهينة بسلامة |
Eğer devriyelerim onları geceye kadar bulamazlarsa işi senin bil. | Open Subtitles | إذا لم يسترجعهما رجالي بحلول الغروب فاعتبر أنّي سلّمتك المهمّة |
görevden hemen önce ilgi; gezegenin, o kuşakların ve teleskopla görebildiğiniz şeylerin üzerindeydi. | Open Subtitles | قبل المهمّة مباشرة الإهتمام كان بالكوكب والموجات الأشياء التي أنت يمكن أن ترى خلال منظار |
Beş mermiyle işinizi halledemiyorsanız, rastgele atış yapıyorsunuz demektir ki bu durumda fazladan bir altı mermi de pek işe yaramaz bence. | Open Subtitles | إن كنت لم تستطع إنهاء المهمّة بخمس طلقات، إذن ستصبح فريسةً للطلقات المعاكسة، وفي هذه الحالة لن أعتمد على ستّ طلقات أخرى |
Bir Cüce yüzünden bu işin akıbetini tehlikeye atamam. | Open Subtitles | لا أستطيع المخاطرة بمصير هذه المهمّة إكراماً لقزم واحد |
Söyledim ya, kalanını işini bitirdiğinde alacaksın. | Open Subtitles | لقد أخبرتك، ستحصل على الباقي حينما تتمّ المهمّة |
Ölmüş olan Terry'nin kızarkadaşını kurtarmaya intihar görevine giderken? | Open Subtitles | بينما أذهب أنا في المهمّة الإنتحارية لإنقاذ صديقة تيري الميتة؟ |
Şu ana kadar, Ajan Mulder'ın gerçek görevini sadece Savcı ve ben biliyorduk. | Open Subtitles | حتى الآن, المهمّة الحقيقية للعميل مولدر كانت معروفة فقط لنائب الدولة ولي. |
Ekibin öncü uçuş yazılımını geliştirmesine liderlik etmişti, bu yüzden bu görevde hataya yer olmadığını biliyordu. | TED | إذ قادت الفريق لتطوير النظام البرمجي المميز الموجود في المركبة، وكانت تعلم أنّه لا مجال للخطأ في هذه المهمّة. |